Hiç unutmam annem bana bir keresinde böyle üzerinde pijamalı ayıcık olan bir panduf almıştı ayıcığa basınca horluyordu her ses çıkardığında deli gibi ağlıyordum sonra o pandufu anneme bıçaklatmıştım.
Sayko bir çocuktum.
ayaklarım açıkta kalırsa kedilerin yiyeceğini düşünürdüm. hala da öyle düşünüyorum bir de evde üç tane kedi var artık yenilebilitesi de var yani. o yüzden allahın 55 derece sıcağında bile illa ayaklarımı örterim.
tipsiz bi ümraniye sapığı vardı tvde her haberde çıkıyordu herifin robot resmi kendisinden daha korkunçtur herhalde. bembeyaz hayalet gibi. karanlık bir yerde yanlız kalınca o aklıma geliyordu nereye kaçacağımı şaşırıyordum.
Dizilerde ki cehennem sahnelerinden ve kendi hayal gücümle uydurduğum canavarlardan. Bir de bunlar hep uyurken aklıma gelirdi ciddi ciddi altıma işerdim. Okula başlayana kadar bezlenmiştim çok afedersiniz.
bostana gittiğimde olmuş karpuz bulamamak. *
o yüzdendir ki hala tarlada koca koca karpuzlar görüdğümde içimi sevinç kaplar. koparmasam da gidip şöyle bir iki tık tık yaparım.
Stephen king'in romanından uyarlanan bir film vardı (bkz: it) o filmden sonra palyaçolardan ölesiye korkmaya başlamıştım. Bu yaşa geldim hala hazetmem.
evin koridorları labirent gibiydi. yani tamam o kadar değildir ama ben de bedenen ufak olunca uzun ve karmaşık geliyordu. tuvaleti de en sona koymuşlar. koşa koşa gidip geliyordum.