mağazaya girince, yüzüne far tutulmuş tavşan gibi bakakalırdım. her zaman ekmek, yumurta ve biraz şeker alıp çıkardık. asla "anne bana onu al" demeye dilim varmadı. çünkü biliyordum paramız yoktu, annemi boşuna mahçup edemezdim. güzel kutusu muydu beni çeken, yoksa hiç yememiş olmamdan dolayı mı bilmiyorum ama hep almak istemiştim. sonra yıllar geçti tabi, istemediğim kadar yedim. bi numarası yokmuş, sadece gözünün kalması kötü bir şeymiş ..
Benim bir baskülüm olsaydı, heves ettiğim her şeyi alabilecektim. Kayserili bir çocuk, böyle heves eder işte.
Sonradan oldu mu? Evet. Yanında minti ve tipitip sakızlarından da satardım. Bununla bitmedi. Kazandığım paraya Bir baskül daha aldım. Yolun karşısına da arkadaşım durdu. Çok para kazandık be.
Bu yüzden ne zaman ''tartıyım mı abi'' cümlesini duysam hemen çıkarım basküle. Siz de yapın bunu.
akülü araba. gazeteden kupon bile biriktirmiştim, çekilişli kuralı idi. ama bana çıkmadı tabi. alacak paramız da yoktu. içimde ok gibi durur yemin ediyorum. çocuğuma almazsam gözüm açık giderim.
yazarların çocukken heves edip alamadığı şeylerdir. bunlar çok çeşitli şeyler olabilir. çok basit bir şey ya da çok uçuk bir şey olabilir. önemli olan bu değildir. her birimiz çocuklukta uğruna üzüldüğümüz şeyi önemseriz. maddi değeri ne olursa olsun.