yazarların başına çocukken gelen kazalardır dur dır...tanımdır...
her şey aile büyüklerinin bir araya gelmesiyle ve çocukluğumdan bahsetmesiyle başladı.* başıma gelen kazaları teker teker anlattılar durmak yok yola devam
sol kolun kırılması
sağ kulağın kepçe kısmının ucundan parça kopması
ayağa çivi girmesi
iki defa köpek tarafından ısırılmayla gelen kuduz iğneleri
kafa üstü 2.kattan düşmek (7 dikiş yemek)
arkadaşla sopalarla he-man oynarken göze sopanın girmesi ve gözün iç tarafından parça çıkarılması
burnun içine küçükken kaçan bir şeyi 6 yıl sonra taşlaşmış halde çıkarılması
ilkokulda köşeden koşan biriyle çarpışarak yere düşmek ve sağ tarafın yarılması oradan gelen kanların kulağa dolması
iki kere trafik kazası birinde 4 takla
dört tekerlekli bisikletim üzerinde o kadar mutluydumki gözlerim sokağa giren çöp arabasını görememişti. yanlış anlamayın kamyon bana çarpmadı ben duran çöp kamyonuna çarptım ve ağlaya ağlaya eve koştum.
evin hemen girisindeki antrede bulunan vestiyerin uzerine bir sey almak icin tirmanmistim. vestiyerle birlikte yere dusmustum ve o ceketlerimizi astigimiz demir seysi kafami yarmisti. bayilmisim zaten tek hatirladigim geri geri vestiyerle birlikte dusme aniydi. ne zaman kafami uc numaraya vursam o gunu hatirlatan yarigimla gozgoze gelirim.**
eve yapılan yeni parkelerin üstünden halı kayar ve benn hoopp süperwoman gibi elimi camdan içeri sokarım. işinn ilginç yanı soktuğumda yarılmayan el çekerken cam tarafından kesilir ve sonuç 34 dikiş. artık bir plakam var ve resmi olarak istanbulluyum.
çok salak bir çocuktum, ya da adrenalin tutkunu küçük bir velettim. bisikletle * voleybol filesinin altından geçmeye çalışıyordum. en sonunda başımı fileye çarptım ve kaşımın üstü kesildi.
edit: 5 yaşlarındaydım.
çay bahçesindei tahterevallide masum masum sallanırken salak bir kadın küçük çocuğunu önüme oturttu, bir süre sonra annesi kadar aptal olan çocuk önümden atlamaya kalkışınca gerisin geri belimin üstüne düştüm, çocuk da benim üstüme düştü. sonra başka bir kadın, çocuğun beli kırıldı diye ortalığı velveleye verdi. millette bir telaş bir telaş, annem resmen geberdi korkudan. eğer imkanım olsaydı o çocuğu döverdim ama annem ambulanstan hızlı yetişmiş ve beni kucağında acile götürmüştü. tabi belimin kırıldığı falan yoktu. sadece çok pis korkmuştum. sinirlerim bozulmuştu sadece. öyle bir nefret ettim ki küçük çocuklardan, onlardan sadece başıma bela geleceğine inandım. hala küçük çocuk görmekten nefret ediyorum. hala nefret ederim lanet olsun. çocuk görmeyi sevmem hala.
ilkokulda fatma adında bi kızın önlüğünü çekerken arkasındaki kuşağın kopması gibi kazalardır. bu da kaza mı? gibi soruların sorulması çok normal, fakat fatmanın kedi yavrusu gibi üzerine atlaması çocukta fobi nedeni olmuştur. hala kavga ettiği her hatunun tırnak saldırılarına mağruz kalmaktadır.
masum masum bakkala giderken (evet insan yolda yürürken havaya bakmalı benim gibi) koskocaman evet yanlış okumadınız kocamandan da öte mermeri göremeyip takılmam ve çaprazlama düşerek kenarına alnımı çarpıp yarmam.ne kadar kan aktığını ne sen sor ne de ben söyliyeyim.ama işin garip kısmı arkadaşım beni kucağında taşıyıp zar zor eve getirdiğine evdekilerin tepkisidir.şöyle ki; ne kadar dikkatsiz bir çocuksun da insan önüne bakar da nerden bulucaz bu saatte doktor da saat 7 de nasıl bulunmazsa onu o an idrak edemedim.neyse hallettik hastanede hatırladığım en iyi olaydı amcamın bana rulo katla gelmesiydi.evet hepsini de ben yedim hem de hepsini.*
her aşure gününde olduğu gibi, komşulara annemin yaptığı aşureleri bir tepside dağıtma görevi bana verilmişti. neyse, ne kadar itiraz ettiysek yine fayda etmemiş ve zorla da olsa bütün aşureleri mario oyununda level atlarcasına * başarıyla bütün komşulara götürmüştüm.
tam her şey bitti sanıyorken suratta şapşalca bir gülümsemeyle anneme bakarken elimdeki tepsi ve boş aşure tabaklarıyla beraber apartman merdivenin son basamağını görmeyerek yere yuvarlandım.
sonra mı noldu? elime ne kadar yara bandı koyduysam bütün hava delikleri kanla doldu. sonunda annem dayanamayıp komşuların da yardımıyla beni hastahaneye yetiştirmişti..
sonuç olarak, hayatımın ilk dikişini devlet hastahanesinde yedim. ve o dikiş sanırım benimle mezara kadar gidecek.
hala gülüyorum ne safmışız o zamanlar diye.. insan bir merdiven basamağını gözünün önünde göremez mi be evlat nereye bakıyorsun öyle aval aval? çocuk işte... *
bisikletle son sürat giderken kahvehaneye dalmam yine bisikletle karşıdan gelen 2 kişinin aynı anda aynı yöne doğru bisiklet direksiyonunu kırması sonucunda 3 kişi bir den duvara çarpmamız ve sonucunda edilen küfürler.
kardeşim yattığım koltuğun köşesini yakmış (yani tam yattığım yerin arkasını), ruhum bile duymamıştı. sevgili kuzenim kısa sürede fark etmeseydi gitmişti güzelim kafam.