bir sabah uyanır uyanmaz hatırlamadığım bir iş için dışarı çıkma zorunluluğu hasıl oldu. bisikletliğin yanından geçerken bizim eşşeğe bakma gereği hissettim. bisikletliğin arkasında da güneş yaldır yaldır yanıyor. gözümü çok zor görecek derecede kısıp bisikletimin içler acısı durumuna bakarken dudaklarımdan "or*spu çocukları" kelimeleri döküldü ve hiç bir şey olmamış gibi yoluma devam ettim.
mavi ceketim. yıllarca kullanmıstım. nedense vazgecememiştim hiç bi zaman. bunun dısında da özel olarak tasarlayıp diktirdiğim deri ceketimi 1-2 hafta sonra caldırmıslıgım var. acısını hissederim hala.
Ayakkabıdır, üniversitenin biraz ilerisindeki (ki üniversite kampüs sokak vizyonunu benimsemiş bir üniversite) camide namaz kılmaya gittiğim, ardından 42 numaralık ayağıma 39 numaralık ayakkabıyla çıktığım olayın sonucudur. Sağ olsunlar orada bayadır kalmış bir ayakkabıyı vermişlerdi.
Arabamın teybi. Hayatımda ilk ve son kez hırsızlığa maruz kalışımdır. Şerefsiz hırsız teybi isteseydi arabanın camını kıracağına. Cam taktırana kadar canım çıktı.
kocamı çaldırdım ayol. ha değerli diyormuş pardon, laptop olarak yanıtımı değiştiriyorum. zira laptop şuursuz olduğu için çalındı, diğeri şuurunu kaybettiği için "götürüldü".