Muhtemelen her sabah sujur bugün de nefes alıyorum mutluluğu ile başlayıp, gün boyu ya şimdi ölürsem korkusuyla devam edecek olan takıntılı bir yaslilik hali beni bekliyor.
Sahil kenarındaki evimin bahçesinde çimlere kurulmuş bir masada, çıplak ayaklarım çimlere basarken elektriğimi toprağa, hikayelerimi ise kağıda geçerek akıp giden günler...
işte bi gün 65 yaşındayım. Çocuklarım ve torunlarım beni ziyarete geliyorlar doya doya eğleniyoruz fhasret gideriyoruz falan filan. Sonra onlar sağ ben selamet derken ben hakkı rahmete doğru...
Valla en güzel ölüm bu.
Kendime bakamayacak duruma gelecek kadar yaşamak istemem. Bir baskasi bana baksın da istemem. Kimseye yük olmiyim ben. Mutsuz olacaksam eğer şimdiden alsınlar canımı. Oyalamayın beni zaten melankolik biriyim.
Neyse.
70 yaşına gelmeye niyetim yok gençlik elden gitti mi zaten hayatin tadı kalmıyor. Tadında bırakmak lazım. Boku çıkıyor sonra.
Olum millet ciddiye alip uzun uzun yazmis oha. Bende yaziyim dedim.
çocuk torun torba yoktur sorsan. bunlar 40 yıl sonra da göllü reşadiye arasında otobüslerde mekik dokuyup üye oldukları kulüp vasıtasıyla doğa yürüyüşüne çıkmaya çalışacaklar. sonra internetten sağlıklı ve fit vücudun sırlarını paylaşacaklar. yıllar önce kendini terk etmiş kocaları yüzünden depresyondan çıkamayıp doktor sitelerine üye olacak ve kollarında çıkan kırmızı lekeler için resim kursundaki arkadaşlarından merhem tavsiyesi isteyecekler, ama onlara kür tavsiyesi gelecek. sözlüklerde yine hayallerini sıralıyor olacaklar.
Takriben 30 40 yıl sonra başıma gelmesi muhtemel olacak şeyler sırasıyla şöyle olur herhalde huzur evinde kendi akranlarımla çay yudumlayıp gençlik hatıralarımızdan bahsedip ah geçirmek genelde hastalıklardan konuşup alternatif tedaviler hakkında kritik yapmak hafta sonları ise tek aktivitemin ziyaretime birisinin gelmesini beklemek olur ee devir kötü üstadım ne sandın çoluk çocuk gelin damat etrafında pervane mı olacaklar sandın. Şanslı güruhları tabiki tenzih ederim kusura bakmayın ama genelinin yaşlığı buna benzer şekilde geçecektir .
65 yaş üstü kartımla izmirde tozu dumana katıyorum böyle çok çılgınım elimde eczane çantam içinde de yakın gözlüğüm ve gazetenin bulmaca eki var yorulduğumda bir banka oturup bulmacamı çözerken çiğdem çitliyorum. Sıkılınca da yan bankta oturan gençleri eski günler muhabbetleriyle bayıyorum sonra eve gidip beslediğim 20 kediye günümün nasıl geçtiğini anlatıyorum. Tabi o kadar kedi varken kimse ziyaretime gelmediği için yapayalnız ölüp gidiyorum.
... alarm yok, kendi kendime saat 9.30 civarında uyanıyorum, yüzümü yıkadıktan sonra deniz manzaralı evimin renkli pencerelerini açıp denizten esen meltemi odama buyur ediyorum. Hafif meltem yeni yıkadığım yüzüme vurdukça sıcak yaz gününde kedi gibi serinliyorum. Biraz daha serinlemeye devam ettikten sonra mutfağa gidiyorum. Karıcım yine aynı saatlerde uyanmış o ince beyaz pamuk ve yaşlanmış elleriyle kahvaltı hazırlıyor. "Günaydın hatun" deyip bir öpücük konduruyorum boynuna.
En sevdiğim Küçük Prensli kupaya kahve hazırlıyorum kendime.
"yine mi kahve?" diye soruyor eşim.
"e kaç yıllık evliyiz be hatun bilmiyor musun sabah şunu içmeden güne başlayamadığımı?"
"tamam tamam hadi çabuk iç de kahvaltı 5 dakikaya hazır" gülümsüyor eşim.
kahvemi hazırlayıp balkona çıkıp denize karşı kahvemi içiyorum.
sabahın 9.45'i de olsa insanlar denizin keyfini çıkarmaktan geri kalmıyorlar, sahil oldukça kalabalık...
kahvemi bitirmek üzereyken "hadi be adam! kahvaltı hazır seni bekliyor" diye ses geliyor içerden.
"geldim geldim dur 2 dakika"
3 yudumluk kalan kahvemi fondip yapıp odama dönüyorum.
"geldim canlarım, ben de kahvaltı yapmaya gideceğim şimdi ama kahvaltıdan önce sizi düşünüyorum, siz aç kalırsanız boğazımdan geçmez ki.. alın bakalım yemlerinizi" mavi ışıklarla donattığım akvaryumumun içindeki balıklarımı yemliyorum.
"adam hadii kahvaltı buz oldu buz!"
"geldim be hanım, 2 dakika balıkları yemleyeyim dedim"
"bi gün dökeceğim balkondan aşağı balıklarını göreceksin o zaman!"
"hanım n'apayım ben de onlarla ilgileniyorum işte, zaman geçiriyorum öyle"
"aman aman..."
"asma şu güzel suratını hatun"
"ben sana surat asabilir miyim be adam? bi ömrüm daha olsa yine senle harcardım..."
"kahvaltıya can geldi, şair yürekli hatunum benim, bu çay senin şerefine" çay bardağını şarap kadehi misali havaya kaldırıyorum.
böylece güzel bir kahvaltı yapıp sabahı bitiriyoruz.
öğleden sonrası da yaşlılığıma kalsın.