geçen hafta..250 tl ye yemek takımı aldım, aldırtıldım. Ben mağazada 2 liralık krem almaya çalışırken önünde durduğum stand dan 1 adet çekiç şeklinde tuzluk alta rafa düştü. demirden bildiğin çekiç. ben gelene kadar aylardır duruyormuşmuş. piyango bana çıktı.250 tl ödeyip takımı almak zorunda bırakıldım. şanslı günümdeymişim, indirim günüymüş, normalde 850 tl yazıyordu etiketin üstünde. bir daha 20 tlden pahalı kırılacak şeyler olan mağazaya giren..
internetten alışveriş yapıyordum. Bir trençkot beğendim, çok güzel. 3 rengi vardı: siyah, toprak ve haki. Toprak rengini istiyorum bende. En yakın arkadaşım ve ablama onaylattım her şey harika. Şimdi mesaj geldi, kargom yola çıkmış. Dedim bi gireyim bakayım. Haki rengini sipariş vermişim. Allahım bu kadar gerizekalılık fazla. Bileklerimi dikine kesmek istiyorum şu an.
yazarların bin kere pişman olmasına sebep olan salaklıklardır.
kendi salaklığımı anlatayım:
ben lise sondayken, okuldan ayrılan bir arkadaşım (hemcinsim değil) arkadaşlarını ziyarete gelmiş. ben de onu gördüğüm zaman herkesin içinde 'ne işin var burda neden geldin' dedim. herhalde ordakiler kaba dilimden dolayı kızı azarlıyorum sandı ve kahkahalarla güldüler. şimdi o kızdan özür diliyorum aq bak yine utandım.
işyerimizin hemen yakınında başka bir iş yerinde çalışan bir kız var. Belki de uzun zamandır burada çalışıyordu, bilmiyorum. Bir müddet aile işlerine girmedim, kendi ayaklarımın üzerinde duracağım kafasıyla takıldım. Sonra tıpış tıpış aile işlerine ve Antalya'ya geri döndüm ve dönünce de bu kızla karşılaştım...
Aynı yerde başka işyerlerimiz de olduğu için bu kızın çalıştığı yere pek uğrayamıyorum. Geçenlerde oranın 4-5 gün işi vardı, bu süre zarfında epey uğradım ve epey bakıştık. Ya da ben baktım, onun da baktığını düşünüyorum, bilmiyorum yani. Neyse buraya kadar okuduysanız yaptığım mallığa geleyim...
Bir arka sokaktaki inşaatımızdayım. işçiler yemek yesin diye çıkıp fırına ekmek almaya gittim. Fırının sokağına girdiğimde kız da diğer sokaktan Oraya girmişti. istifimi bozmadan yürüdüm, fırına girdim. Yaklaşık 10 saniye sonra kız fırının girişinde belirdi. Ben siparişi vermiş, ekmeklerin kesilmesini bekliyordum. Girişteki merdivende beliren kız fırıncı ablaya seslenip 'çok kötüyüm başım dönüyor' dedi. Fırıncı ablayla beraber kızın süzüle süzüle merdivenden çıkıp içeri girmesini izledik (!) içeri girdikten sonra yanıma geldi, önündeki tezgaha dayanıp 'midem bulanıyor' dedi. Bense mal mal izlemeye devam ettim. Elimdeki bozukları falan cebime koydum, hani kız bayılırsa falan düşmeden tutayım diye. Hollywood mu bu amk salağı, kız tam düşecek de sen tutacaksın falan. Ne kadar da leonardo di caprio bir erkek!
Kız düşmedi tabi, hayat filmlerdeki gibi değil. Ben de yalandan da olsa 'bayılacak gibisin, otur istersen şuraya' diyemedim. Orada yalandan bir cümle kursam, mesela 'neyin var' desem, 'kötü görünüyorsun' desem, insanlık namına ne söylesem o günden beri kızla her karşılaşmamızda selamlaşıyorduk şu an. Belki de face, Twitter falan eklemeleri yapmış, buradan konuşmak zor oluyor diye whatsapp'a geçmiştik. Ağzımdan sadece çıkacak bir kelimeydi, çıkmadı. Kız öyle kıvranırken ben ekmeklerimi aldım ve fırından siktir olup gittim.
Belki de böylesine bir malla birlikte olmamalı o kız, isabet falan oldu. Bilemiyorum Altan, bilemiyorum.
askerde nato görevi için moldovya'da sofordüm, transitin el frenini çekmeden bırakmıştım rampada. üç kişi ezilmisti. buraya kadar tamam, askerliğin fıtratında var bişey olmaz dedim. olaya toplu intihar süsü vermem çok aptalca oldu. heriflerden biri ölmemiş amk, boşa gitti bütün uğraşım. bi hafta disko cezası yedim hiç yere.
Annem benim evime hiç gelmez sözlük. Bir iki kere geldi, zorla, kızgın hala, hangi konuda kızgın hiç bilmiyorum. Hani hangisine daha çok kızdıysa bile paylaşmadı bunu benimle. Bir gün yine klasik aramalarından birini yaptı, ben sanıyorum ki gece kıçını ört oran buran açık kalmasın diyecek ama öyle demedi. içinden cadı kahkahaları atarak halandayım sana geliyorum birazdan dedi. Allah'ım sana geliyorum diye bağırdım. Biliyordum, ağzıma edecekti.
Hemen annemin özenle çeyizim için yapıp, evde kaldığımdan emin olunca gönderdiği dantelleri serdim, evi temizledim, her şeyi tıktım dolaplara.
Derken geldi. Elim ayağım birbirine girmiş. Kaynana gibi kadın, korkuyorum. her an oğlumun peşini bırak diye üzerime saldıracak gibi. kadın kaynana, acımasız. inşallah evlendiğim adamın ağzını burnunu dağıtır. neyse Ev bakıldığı zaman temiz görünüyor, yakından incelemediği sürece sorun yok. Geldi oturdu, sonra evi incelemeye başladı. Allah benim belamı versin bu kadar dağınık olunmazdı, benim yaşımdaki kadınlar 2 çocuk bakıp yemek yapıp gece koçişkolarını memnun edip evlerini temiz tutabiliyorlardı, o benim yaşımdayken ne de mükemmel bir kadındı, ayağını elini öpmeliydim. Bu anlama gelen bir çok sözden sonra dedim anne otur ben sana mama hazırlayayım, ağzın doluyken konuşamazsın.
Tak diye geldi mutfağa. Açtı buzdolabını. Aldı eline beyaz şarap şişesini. Onu bana .. Yaptı bir çok şey yaptı ve ben hayatım boyunca hiç böyle bir salaklık yapmadım. Tedavi olmam için büyük baskılar yaptı, allah beni yakacaktı, ben bir bağımlıydım! beni bu şekilde bunaltıp su bile içemeyecek duruma geldiğim zaman sustu. hala içinden bunun kavgasını etmiyorsa da bir şey bilmiyorum ben.
bundan bir kaç yıl önce internet üzerinden kız bağlamanın yeni yeni başladığı zamanlardı. bizde tabi ki üniversite öğrencisi olmayı bir halt sandığımız zamanlar. Aklımız sıra çapkınlık yapıyoruz. Ama yaptığımız çapkınlık kızların msn adresini almaktan ileri gitmiyor. Yani elimize kız eli değmemiş dönemlerimiz. Nasıl olduysa oldu kendimi geliştirdim ve bir kız arkadaşla buluşma ayarladım. Yalnız bu kız arkadaşta normal bildiğin bir kız arkadaşta değil. Baba ürdünlü anne izmirli ,yarı arap güzel mi güzel bir abla. Kendisi üniversiteyi ürdünde okumuş yakın zamanda istanbul da iş bulmuş ve buraya yerleşmiş. Etilerde ev tutmuş orada yaşıyor.
Fazla uzatmadan mevzuya döneyim. Bu kız arkadaşla telefonda falan mesajlaşıyoruz ama henüz buluşamadık tabi. Bir sabah telefonuma gelen mesajla uyandım. Akşam operaya gidelim mi? Opera ne amk. Trt 3 te görsem saniyesinde kanalı değiştiren insanım ben diyemedim tabi. Olur bana uyar gidebiliriz dedim haliyle. Akşam için randevulaştık. Ben tabi bayramlıklarımı giydim ve gittim. Operaya gidicem amk boru mu lan. Akşam oldu saat geldi buluştuk tabi. Ama yok böyle güzellik. Hayatımın volesini vurmuşum. Ayaküstü bir sohbetten sonra tabi hadi gidelim dedim nereye dedi. Operaya gitmiyor muyuz diye sorunca şaka yaptım ya ne operası dedi. Ben bir rahatladım tabi haliyle nevizadeye gittik bişeyler içtik, sohbet falan derken o gün öyle bitti ve evine bıraktıktan sonra bende eve gittim.
Ertesi gün tekrar buluşmak için aradığımda dışarda buluşmayalım sen bana gel makarna yaparım beraber yeriz teklifini sundu bana. Bende kabul ettim tabi ki bu teklifi. işte giderken ellerim dolu çiçekleri tatlılar içecekler falan gittim. Makarnamız yapılmış. Beni bekliyor kendileri. Ev zaten 1+1 tek kişi yaşıyor. Masa hazır ama bir çatal eksik masa da. Ben mutfağa yakın olduğum için ben getiririm dedim. Olmaz sen misafirsin falan derken ben ayağa kalktım mutfağa doğru 1-2 adım atmıştım ki benden önce koşup hemen mutfaktan çatalı aldı. Ver diyorum vermiyor ; ver diyorum vermiyor. Çatalı altı arkasına sakladı. Elleriyle tutuyor gel al diyor bana . bildiğin cilve yapıyor. Ama bu kardeşiniz ne yaptı. iyi ya o zaman sen getir çatalı masaya dedi ve götünü döndü gitti sandalyeye oturdu. Kız öyle mutfakta elleri arkasında yaptığı cilveyle kaldı mı. Sonrasında yemek yedik. Yaprak dökümü izledik ve bir daha buluşmadı benimle. Avucumun içindeki kuşu kaçırmıştım. Çok pişmanım.