sağlık giderleridir. her ne kadar malum kesime mensup arkadaşlar "hostonolor oloçlor bodovo soro boklorkon ölmoyoroz ortok" deseler bile maalesef ki 4 kişilik ailede 2 emekli 1 de sgk lı aktif çalışan olduğumuz halde annemizin kullanmak zorunda olduğu kalp ilacını bile sgk dan zar zor alıyoruz artık. hükümet vermemek için 40 takla atıyor o ilaçları çünkü biraz pahalı.. eskiden raporun varsa sağlık ocakları yazıyordu artık kalp doktorundan randevu alarak yazdırman lazım onun içinde randevu kovalaman lazım. çünkü "adet" hesabı veriliyor arada boşluk olmaması lazım yoksa gidip boşluktaki eksik adetleri para ile satın alarak kapatman gerekiyor.
normal servislere ( dahiliye kalp ortopedi kulak burun boğaz vs ) randevu bulmak imkansıza yakın 3 ay 6 ay hatta 1 sene sonrasına günler veriliyor. o yüzden mecburen ailemizin tedavilerini çoğu zaman özelden yaptırtıyoruz. başka yerlere harcadığım paralara acıyorum ama sağlığa harcanan paraya zerre acımam. ayda 10-15 bin lira ve bazen daha üzeri gidiyor ama içimde en ufak bir sızı bırakmıyor. bu ülkede yaşamak pahalı ekonomi şaha kalktı diyorlar ama kalkan tek şey var o da vatandaşa doğru kalkıyor sürekli *
eğitim. çocukları hep kolejde okutmaya çalışıyorum. keşke imkanım olsa hemen ted kolejine yazdırırım. öyle gözüm kara. bilkent üni. için evi satıp çocukları okutabilirim. hiç acımam yani. eğitime verilmiş her kuruşun dediğini düşünüyorum.
1. Amazon Kindle denilen alet. Yanımda devasa bir kütüphane taşıyorum, yolda izde, kumsalda evde, köyde kasabada açıp çatır çatır kitap okuyorum. ufkumu açtı resmen. şarjı 1 aydan uzun dayanıyor. O zaman için pahalı ve bütçemi aşan bir tutardaydı, "alıcam lan" dedim aldım. onun açtığı gedik epey zorladı o zamanlar ama zerrece pişman değilim. bir de ekşisözlük'ün o zamanlar "meritokrasi" diye bir servisi var idi, 4 gb boyutunda e-kitap arşivi vardı, onu da indirmiştim. Zaten okuduğum kitapların finansal değerleri her türlü kendini amorti etti.
2. Erdal erzincan'ın bağlamalarını yapan ustaya yaptırdığım kısa saplı bağlamam.
bağlama enstrumanına merak salmıştım. solak olduğum için, fabrikasyon solak bağlama bulmak zor işti. Gittim orta halli bir bağlama aldım, ama telleri sağlak bağlamadan çevrilerek solak haline getirilmiş. randıman alamadım. dedim en iyisi, ben şöyle kendime custom, özel yapım bir bağlama yaptırayım. uzun araştırmalar sonunda kadıköy yeldeğirmeni'nde bir atölye buldum. adam, erdal erzincan'ın bağlamalarını yapan usta. 3 sene önce, o zaman için gerçekten fahiş bir fiyata özel, solak bağlama yaptırdım. abi, bağlama o kadar kaliteli çıktı ki, yani bırak kendi kendine çalar, o derece. zerrece pişman değilim ona verdiğim paraya. "olum manyak mısın la" diyen arkadaşlarım "vay aq, ustayla konuşsana bana da yapsın bi tane" diye peşimde dolanıyorlar şimdi.
vakti zamanında burj al arab'da yediğim akşam yemeği. biraz kazıktı, ama insan bu tecrübeyi hayatta kaç kez yaşar ki zaten? bir seferlik de gidiversin dedim.
rakı masasına bırakılan paradır. hele bir de muhabbet güzelse. tamam sabahında elinde somut hiçbir şey yoktur. ama herşeye de materyalist yaklaşmayın oğlum gezin, eğlenin sosyalleşin biraz.