bilirsiniz, güven ilişkinin temelidir. güvenimi kırmıştı. bende de bu güvensizlik dışında ilişkiye zarar verecek bir düşünce yoktu. çark dönüyordu nihayetinde. ama bir süre sonra güvenmediğim biriyle olamayacağımı, ne kadar yorulduğumu gördüm. hiç olmadığım biri gibi davrandım.yaşattığım anlık sinir patlamalarıyla, kendimi ani bir kararla terk ettirmeyi başardım. pişman değilim. güven kıranın yatacak yeri yok arkadaşlar. ne güzel bir ilişkiydi ya.
Üniversitede ki sınıfımda bir kız vardı. Daha okulun ilk haftalarında bu kız için dövüşenler bile vardı. Okulun ilk gününden beri, Bu kızla hep tesadüf müdür bilemem ama göz göze gelirdik. Gözlerini ilk kaçıran hep ben olurdum. Ben bu kızdan hoşlanmıştım açıkçası sadece ben değil okulun yarısı bu kızdan hoşlanıyordu. Sevgilimle takılırken bile bu kızı düşünür hale gelmiştim. Kader odur ya bir ödev için aynı gruba düştük. Bir birimize numaralarımizi verdik. Ve lanet Olsun ki her şey o gün başladı. Ödev hakkında mesaj atmalarla, okulda iki dakikalık Ayak üstü sohbetler, sınıfta bakışıp gülmeler. Ve bu 6 ay sürdü. Artık kafama koydum cesaretimi toplayıp acilacaktim. Finaller bitmişti. Okulun ilk dönemi artık tarih olacaktı. O memleketine ben de ise olduğum yerde kalacaktım. Okul çıkışı tuttum kolundan bir kenara çekip içimden gelen her şeyi bam bam bam söyledim. Ve yaklaşık iki ay sonra çıkmaya başladık. Çok tolerans gösterdim, Güzel cümleler kurmaya çalıştım, ama hanım efendi süslü cümleler sevmezmiş. Hevesimi hep kursağımda bıraktı. Okul bitene kadar resmen çile çektim. Ve sonunda okul bitti. Memleketine gitti. Aradan bir hafta geçti veya geçmedi, mesajlaşırken anladım bana soğuk davrandığını, sebebini sorduğumda ise aldığım cevap şu oldu; Biz terminal aşığıyız ve otobüs geldi ben gittim, giderken de kalbimide götürmek zorunda kaldım.
benimki daha taze. en başından beri mesafeli ilişki yaşıyorduk biz. 3 ay geçtikten sonra sana karşı birşey hissetmiyorum artık, arkadaşım olarak görüyorum seni dedi. ilk başlarda salak gibi yalvardım birlikte olabiliriz, senin için herşeyi yaparım falan gibisinden. ama sonra fark ettim ki iş işten geçmiş. şu an hala eskisi gibi samimiyiz, lakin arkadaşız. tam olarak terk edilme sayılmaz belki de bilemiyorum.
askerliğinin son zamanlarında tek derdim askerliği bitirmek oldugundan başka birşey düşünmez olmuştum. hatta onu bile. askerliğin bittikten sonra tak bir mesaj senin sevgini hak etmiyorum. sen daha iyilerine layiksin. ooo bak sen ben neymisim helal bana.
beni sarstığını söyleyemem. askerde ben onu sallamadim, sonrada mevcut durumu.
ama askerligimin bitmesini beklediği için kendisini hep saygı ile andım. kim kimi terk etti bilemedim.
geçenlerde yolda gidiyordum, birisi yanımdan geçerken ''oo nasılsın'' diye haykırdı. bende ona dönerek ''iyim sen nağaa..'' dedim meğer telefonla konuşuyormuş. orada caddede yalnız başıma yürümeye devam ettim.
Aile yapimiz uyusmuyor dedi kut diye, ayrildi. Bende anlamadim bi sey. Isin garibi her yerden engel atmak isyorum ama cok cocukca hareketler ve sanki onu kafaya takmisim gibi algilar diye yapamiyorum.
O zamanlar WhatsApp yok tabi. Herkesin cebinde milyarlık telefonlarda yoktu. 15 tatilden sonra yan sınıftaki sevgilim bizim sınıfa geldi 17 gündür görüşmüyoruz dedi. Ayrılalım dedi. Ne diyeceğimi bilemedim tamam dedim. Ne salakmışım be.
bundan 1 yıl önce, hatta bir yıldan da uzun süre önce tanıştığım bir adam vardı. o terk etti beni ilk kez. hayır ilk terkedilişim değildi doktor ama tek can acıtanı oydu. tanıştıktan 6 ay kadar sonra peşimde koşturmaya başladı. mesaj attı. aradı. buluşalım dedi. iyi tamam dedik, buluştuk. bana değer verdiğini benimle bir şeyleri yaşamak bir şeyleri paylaşmak istediğini söyledi açık yüreklilikle. çok mutlu oldum çünkü ben de ondan biraz enerji alıyordum. tabii o bunu bilmiyordu. bir hafta boyunca sürekli buluştuk. çay kahve içtik, şarap içtik. konserlere gittik. ben yavaş yavaş sevmeye başlıyorum adamı tabii. o da bana seni seviyorum diyor. nasıl mutluyum ama. sonunda aşkı bulmuşum falan diye düşünüyorum. sürekli birlikte geçen bir haftadan sonra seviştik. biraz erken oldu ama ikimiz de alkollüydük. sonra sarılıp uyuduk. her şey harika gidiyordu. ben hep sevdim sevilmedim seveni sveemedim modunda olduğum için bana değer veren ve benim değer verdiğim birisi karşıma çıkınca çok mutlu olmuştum.
sonra film gösterimlerine gittik, el ele tutuşuyorduk. bana seni seviyorum diyordu. kitap okuyorduk birlikte. sonra bir gün buluştuğumuzda bana sana bağlanmaya başlıyorum dedi. mutluydum. ben de ona bağlı hissediyordum çünkü kendimi. damarımda alev alev aşk ateşi yanıyordu a dostlar. sonra, o günün akşamında ben kimseye bağlanamam deyip benden ayrıldı. ben sana iyi gelmiyorum dedi. seni sevmiyorum zaten dedi. canım derken bile numara yapıyorum dedi. niye bana yazdın, niye benimle buluştun o zaman dedim, mantıklı bir cevap veremedi. beni durakta ağlarken bıraktı ve gitti. bilmiyorum bir gün bu sözlüğe yolu düşer de görür mü yazdıklarımı. ama görse de kendisinden bahsettiğimi anlayacağını sanmıyorum. zira o çoktan unuttu. o çoktan unuttu birlikte geçirdiğimiz günleri, ayları, yaşadıklarımızı. benden hemen sonra başka kadınlar girmiş hayatına. onlara da seni seviyorum demiştir belki. bilmiyorum. ama ben tüm şerefsizliğine ve yalancılığına rağmen onu hala seviyorum galiba. hala şefkat ve sevgi besliyorum ona karşı. onun bana, seni seviyorum derken bile beslemediği kadar büyük bir şefkat.