6-7 yaşında babam bir maça götürmüştü, daha öncesinde de götürmüşte çok net değil onlar. maçı tam hatırlamıyorum ama stad baya doluydu, ben babamın omzundayım, her pozisyon sonrası millet ah ulan derken babam yavaş ulan çocuk var deyip duruyor. en sonunda ön taraftan bir kaç kişi '' ver abi çocuğu buraya'' demiş. bir baktım elden ele ön tarafa doğru alıyorlar beni yeni açıkta. en öne kadar aldılar, arada babama bakıyorum orda mı diye, tamam orda. sonra başlıyorlar şarkılar türküler, çocuğuz böyle eğlence, gürültü patırtı her yerde yok. o gün bir sevdim daha da bırakmadım zaten beşiktaş'ımı.
eskiden istanbul'un takımlarını tutuyordum. sonra madem bir takım tutacağım. o kendi takımım olmalı dedim ve ankara'nın takımlarını tutmaya başladım. bunlardan en köklüsü olan ankaragücü'nü hala tutarım. komikli olsun diye kastım ama takım tutmak geyiği de anca bu kadar uzayabiliyor. herkes kendi takımını tutsun.
trabzonluyum. ama ne doğma ne de büyüme trabzonluyum. ana babadan gelir trabzonlu olmam. ankara'da doğdum, istanbul'da büyüdüm. çevremdeki herkes ya fenerli ya galatasaraylı ya da beşiktaşlıydı. e baba da trabzonsporlu olunca başka takıma gerek kalmıyordu tabi. çocukken basit milliyetçi ve memleketçi zihniyetle trabzonspor'u desteklerdim fakat büyüyünce, bir şeyleri anlamaya başlayınca memleketçilikten daha önemli şeyler olduğunu anlıyor insan.
eğer trabzonlu olmasaydım yine trabzonsporlu olurdum. çünkü diğer şampiyonlara benzemez trabzonspor. parayla ve güçle değil, yetenek ve emekle şampiyon olmuştur hep. emeği çalınmış da olsa her zaman farklıdır, ilktir, tektir.
istanbul'da yaşadığım dönemde, okulda hep trabzonsporlu olduğum için mağlup olduğumuz maçlardan sonra benimle dalga geçerlerdi. biz galip geldiğimizde ben de onlarla dalga geçerdim. tabi linç kültürü gelişmiş bir ülkede bu yaptığımın cezası da linç edilmek oluyordu ama ben yine de bunu yapmaktan, haksıza ve güçlüye karşı durmaktan vazgeçmedim. tıpkı trabzonspor gibi.
şimdi trabzon'da yaşıyorum. trabzon'da yaşayan diğer takımların taraftarları bir zamanlar benim istanbul'da yaşadığım yalnızlığı yaşıyorlar burada. onları her ne kadar anlasam da onlar için üzülmüyorum. çünkü bu ülkenin 80 ilinde benim takımdaşlarım ezilmeye, linç edilmeye çalışılıyor. onlar ise sadece bir ilde.
istanbul takımları şampiyon olduğunda 80 ilde kutlanıyor şampiyonluk. ama trabzonspor şampiyon olduğunda 81 ilde kutlanıyor. neden?
çünkü bize her yer trabzon da ondan...*
daha birçok şey yazılabilir fakat şimdilik bu kadarı yeterli sanırım.
tanım: aynı zamanda hayat görüşünü de yansıtabilen nedenlerdir.
altınyıldız nano. abi hem kaliteli hem de ucuz hem de nano teknolojisini bizzat test ettim. takım elbise alırken hep oradan alırım. kiğılı gereksiz pahalı. ds damat da güzel hakkını yemeyelim.
babam beşiktaşlıdır, geri kalanlar ise galatasaraylı. babam takım konusunda hiç zorlamadı, galatasaraylılar da bakteri gibi her yerdeydi *mk. o zamanlar da uefa kupası alınınca galatasaraylı sayısı fazla artmıştı. o yaşlarda farkettim sarı laciyi. o çubuklu benim olsun diyordum, küçükken hep maç oynarken. iyi ki fenerbahçeliyim.