gerçek hayatta söyleyemedikleri cesaret edemedikleri birçok şeyi gelip burda söyleyebildiklerinı gördüm.
Insanların kendilerini farklı gösterme çabalarını gördüm.
Kendimizden başka herkesin aşağılanması gerektiğini düşünen beyinleri gördüm...
insanların bazılarının hala iyi olmaya devam edebildiğini, ama bazılarınınsa özünden kendinden çok başka kimliklere büründüklerini öğrendim sözlük. insanların iyi niyetli kişileri gerçekten saf yerine koyabildiklerini gördüm. Ama neyse ki güzel şeyler de olmuyor değil.
sözlüğün, bir psikolog muayenehanesindeki deri koltuk gibi olduğunu farkettim. insanlar hipnoz altındaymışcasına, bilinçaltında ne varsa döküyorlar. çekinmeksizin, hissetmeksizin ve maalesef düşünmeksizin. elbette tespitini de esprisini de belli bir seviye içinde yapanları müstesna tutuyorum. onlar gündelik hayatta da bunları dile getirebilir ve saygıyla karşılanırlar. ama sorun olan, insanların yüz yüze dile getiremeyecekleri ilkel düşüncelerini, lafın gelişini gidişini düşünmeksizin ortaya dökmeleri. dilin kemiği yok derler ama asıl klavyeye uzanan parmakların kemikleri erimiş herhalde.