Bir asker kaçağının, benimle aynı otobüste seyahat ederken kontrolde yakalanma anı. Bir kış akşamıydı, gecenin tüm sisleri çökmüştü yolun ortasına. her zaman olduğu gibi olan şekilde seyir ediyordu otobüs. ne olduysa, başım çok ağrıyor daha fazla uzatamayacağım. herif yakalandı işte kaçmasaydı it oğlu it askerden kaçılır mı ? lan.
bayramda ankara'dan antalya'ya zar zor bilet bulunmuştur. bir arkadaşla birlikte aşti'nin yollarına düşülür. otobüsle karşılaşınca bu işte bir yamuk olacağı anlaşılır ama çaktırılmaz. afyon üzerinden gideceği zannedilen otobüs garip garip yollara girmiştir. afyon'a ha geldik ha geleceğiz derken camiler ve değişik tarihi yapılarla dolu yollardan geçilir. afyon'un içine girdik herhalde diye zannedilirken konya büyükşehir belediyesi yazıları görülür. ve korkulanın başa geldiği anlaşılır. saatlerce konya otogarında beklenir. nihayetinde otobüs hareket eder. daha sonra manavgat üzerinden antalya'ya her beldede durarak gelinir. ortalama 8 saatte sürecek olan yol 12-13 saat sürer ve buna lanet edilir.
arabanın arka koltuğuna yayılmış uyuyordum. mola vermişiz ve büyük bir kamyonun yanına park etmiş babam. uyandırıldım ve arka koltukta kendime gelmeye çalışmaktaydım. babam araban indi. bir süre sonra araba hareket etmeye başladı ve ben korkuyla bağırarak kalktım. aslında ben hareket etti sanmıştım uyku sersemliğiyle. yanımızdaki kamyon geri geri çıkmaya başlamıştı. bu korku bana uzunca bir süre yetecekti...
Uykusuzluğun vermiş olduğu yorgunluğu bir nebze gidermek için ıssız bir istasyona park edilen ve camları buğulanmış olmasından mütevellit içerisi görünmeyen aracın etrafına üşüşen potansiyel hırsız grubunu korna ile dağıtmak.
Otoyolda hiç bir sorun olmamasına rağmen selektörler eşliğinde 'lastiğiniz patlak' uyarısıyla sağa çekilen araca, uyaran kişilerce gasp girişimi. Bir anlık afallamanın ardından gaza basılıp ucuz atlatılmıştır.
izmir'deyim bilmiyorum böyle bir çocuk izmirden nasıl çıktı. Taş çatlasın 9 yaşında ben de o zamanlar 21 yaşındayım. Arabamdan indim mendil satmaya geldi abi alır mısın, abi alır mısın aldım çocuktan mendili.
Yürüyoruz başkan yanımda da bu kerata var. Abi sevgilin var mı sorusu geldi yok oğlum abi sevgilim var mı yok oğlum abi sevgilin var mı yok oğlum o sordukça bende de inat ya aynı cevabı veriyorum. 15-20 kere böyle gitti, o zamanlar da harbiden sevgilim yok. Var ulan var napacab dedim. Çocuğun gözler bi açıldı, dudaklar pezevenk gülümsemesi aldı "abi sikiyon mu" dhdjdjdjdj şeklinle gülüyo. Amına koyayım 9 yaşında çocuksun bu ne pişkinliktir diyorum bi yandan da çocuğun yüz ifadesine gülüyorum. Ardından verdiği cevap, insanlığa olan inancımı kaybettirdi. Dirseklerini kırdı, elini yumruk yaptı "abi sikmiyorsan ver de ben sikeyim" yine o meşhur kahkasını atıp kalçasını ileri geri ritmik oynatıyor.
Ulan çocuk ilerde bunu okursan
Senin amına koyayım, bu ülkeden bi sikim olmaz.
Son yolculuğumda otobüste uyuyakalmışım. Hamilelik yüzünden sanırım hemen bayılıyordum. Sonra bu reina saldırganı arandığı için polisler otobüsü aramaya gelmişler. Gözümde de güneş gözlüğü var. Balıkesir e doğru yakmaya başlamıştı güneş ama perdeyi çekmemiştim. Biraz vitamin alayım dedim. Neyse, polisler tüm otobüstekilerin kimliklerini almış. Ben bir de bebek var diye içgüdüsel olarak kemer takmıştım. O kemerin üstünden göbeğim fırlamış böyle. Dürtüyor beni polis " bayan uyanın , kimlik kontrolü " gibi bir şey duyuyorum.
Nasıl uyandım anlatamam. Nasıl uyanamadım o gürültüye bilmiyorum. Işık hızıyla çıkardım kimliğimi. Tek vermeyen bendim . Evet, sonra bir kaç gün haberleri kaçırmadım. Kesin haberlere çıkarım diye düşündüm. Korktum. Kendim için manşetler attım, kurup kurup.
Ankara'ya giderken afyon'da mola verilir.
Bir sigara içelim diye otobüsten inilir. Afyon'un soğuğuna 4 kat giyinmek işe yaramaz, ki birisi polar olmak üzere iki ceket varken. O sigara bitene kadar yazar şahısın ilikleri donar, tir tir titrer, ve kolları sıvanmış insanları izler. Otobüse dönüldüğünde hava durumuna bakılır, ve yalnızca -1 olduğunu görür, dumur olur.
Aynı gün içinde aynı yere giden iki uçağın da kaçırılması ardindan otobüsle gitmeye karar verilmesi sonra otobüsün arızalanması yeni otobüsün gelmesi gelenin de bir süre sonra bozulması ardından bolu dağı tünelinde kaza yasanmasi ve 6 saat süren ankara-istanbul arasının tam 18 saatte gidilmesi.
Metro turizmde bir kadın muavin uyurken memelerini ağzıma yüzüme sürmüştü. Bu manzara ile uyanınca şok oldum tabii. Sonrası malum...
(bkz: uyan liseli)
Trabzona memleketime gidiyorum, ben gittiğim gibi hep birlikte giresuna iş seyatine gidecez ailecek kocaelinden geliyorum ve seçtiğim seyahat firmasının tam 4 + 4 saat araç arızası yüzünden o sogukta o saatlerde yollarda bizi bekletmesi yedek araç göndermemesi, şarjlar bitik aracın içi buz gibi, giresuna bırakmışlardı beni,annemlerde 1,2 saat sonda gelmişti. Berbat günlerden biriydi.
beş yıl önce apar topar evime dönmem gerektiği için bayan yanı yer bulayıp karşı cinsle yanyana seyahet durumunda kalmıştım. yol devam ederken bir süre sonra aşırı yorgunluk sebebi ile uyuyakalmışım. gözlerimi araladığımda adamın omzunda uyanırken buldum kendimi, maşallah kendisi de pek müşfikmiş baktım ellerim de ellerinde... siz siz olun yolculukta uyumayın derim...
erzurumdan izmite gidiyorum. uçak bileti alamadık final haftası geç açıklandı, mecbur otobüsle yola çıktık. 17 saat.
neyse 15 lira param var zaten tuvalete vere vere 12 lira kaldı. lanet olası osmancık'ta çay içtim içmez olaydım. 3 lira verdim. canımdan can gitti resmen. köpek gibi açım kraker alayım bari dedim kala kala 5 liram kaldı. bolu'da çorba içeyim dedim 6 liraymış. dedim abi 5 liram var olur mu ? olmaz dedi şerefsiz adam. çantamda para var bunlar burda beklesin geliyom şimdi dedim. otobüse gittim bir pustum var ya ağlayacaktım lan.
Doğubeyazıt-istanbul otobüs yolculuğu.
bildiğin kıta değiştiriyorsun.
bitmiyor yol.
87 mola verilen , 12 kere yakıt alınan bir yol.
neyse.
ankara'ya yaklaştık.yolculuğu bitiremeyeceğimi hissediyorum.
ankara'da 1 gece kalıp devam edeyim yarın diye geçiriyorum içimden.
ama hasbel kader otogara girmedi.
2/3 kez yolcu indirip devam ettik.
yaklaşık 3 saat sonra bir yerde mola verdik.
lavaboya koştum. patlayacağım.
10 dk sonra çıktım.
otobüs kaçmasın diye teyakkuzdayım.
acele wc parasını ödedim , sigara yakacağım.
öderken kolonya döktü elime wc sahibi.
alelacele çıktım.
hava rüzgarlı..
sigarayı yakayım diye avuçlarımla ateşi gizlerken olan oldu.
elimdeki kolonya , kapkara gecede alev aldı.
tüm mola sakinleri bana bakıyor.
söndürmek için ellerimle öyle garip hareketler yapıyorum ki gören bir aluet yerlisinin
tanrıya şükranlarını sunduğunu sanar.
ben bu kadar rezil olduğumu hatırlamıyorum.
o yol boyunca kimsenin suratına bakamadım.
4 yıl boyunca eskişehir-istanbul yolu arasında gittim geldim. son yolculuğumda arkamda oturan teyze ayağını falan uzattı koltuğun arasından. ayağı ağrıyormuş. tam 4 saat boyunca annem ben ve bir adet siyah çoraplı ayak baya güzel seyahat ettik.
hızlı trene binmeden önce x ray cihazından geçerken çantadan çakmak tabanca çıkması. fi tarihinden kalan tabanca gerçek zannedilince güvenlikler çantamı açıp karıştırmaya başlamıştı. iş anlaşılınca da çantamı alıp hiçbir şey olmamış gibi devam ettim.
sürekli yolculuk yaparim, bi ton olayla karsilasirim ama bu yasadigim olayi ömrümün sonuna kadar unutamiyacagim sanirim.
kuzenimin dügünü sebebiyle izin aldim, atladim memleke geldim. geldigim gün hemen otobüs biletini aldim. (kütahya - istanbul havaalani)
araba yolculuklarinda uyuyamayan birisiyim. uykusuzluktan ölsem bile, gözlerimi kapatsam bile uykuya dalamam. otobüslerde de kimseye rahatsizlik vermemek icin koltugu cok zor duruma düsmedikce yatirmam. dügün günü de geri dönüs olacagi icin; "iki koltuk alayim, en azindan rahat bir yolculuk yapayim" dedim.
neyse; dügün bitti otogara geldim. gece saat 00:30-1:00 civari. otogar tiklim tiklim ana baba günü. bi ton insan var hepsi de gecenin bir yarisi beyaz beyaz giyinmisler otogarda geziyorlar. meger hacilar hacca gidiyormus.
benim sadece ufak bir valizim, bir de sirt cantam var. valizi verdim, gectim yerime.
yolculuk basladi gidiyoruz. arkamda bir yasli bir teyze yasli bir amca. ben de aldim kitabimi okuyorum. daha yolculuk baslayali yarim saat oldu olmadi, bir anda belim ortasinda bir tekme hisettim. ses etmedim. tekmeler dengesiz zamanlarda, siddetini arttirarak devam etmeye baslayinca, okudugum kitaptan bi cacik anlamamaya basladim. iyice rahatsizlaninca arkami döndüm ve teyzeye; "teyzecim, bir sorun mu vardi?" diye sordum. sormaz olaydim. meger teyze benim bu soruyu sormami bekliyormus. acti agzini yumdu gözünü, basladi söylenmeye "goltugu yatirmişin (aslinda koltuk dimdik), yanibasin bombos, benim esyalam ayaklamin altinda bu esyala va, ayaklam sigmiyo ..."
teyzenin derdini anlayinca; "teyze ver ayaginin altindaki esyalari benim yan koltugun ayak altina koyayim" dedim. bunu da demez olaydim, teyze bu sefer yine basladi "ben hacca gidiyom, ne bilem ben sen hirli misin hirsiz misin? beni esyasiz birakirsin ..." careyi susmakta buldum. haci amca hemen uykuya dalmis yada uykuya dalmis numarasi yapiyor ama sesi cikmiyor.
döndüm önüme tekmeleri yiye, yiye bursa´ya kadar geldik. orada bir mola verildi. mola sonunda yerime oturdum. bu sefer koridor tarafina gectim. yolculuk tekrar basladi. bu sefer de o koltukta tekmeler yemeye basladim. arkami dönüp baktigimda; teyze arkama gecmis. dayanamadim "teyze, sen benden ne istiyorsun?" diye sormamla yine basladi "ayagimin altinda esyala va ..." demeye. "iyi de teyze bagaja neden vermedin?" diye sordum. "esyalan yarisini oraya vedik, orda yer galmayinca bunla yanimiza galdi. goltugunu galdir!" dedi. bu sefer de ben söylenmeye basladim. teyze tekme atiyor üstüne söyleniyor, ben de söyleniyorum. "hacca mi gidiyorsunuz evi mi tasiyorsunuz belli degil ...", o ordan "yolculuk etmesini bilmiyon, ne yola cikiyon..."
koltugu degistirdim. bi yarim saat rahat ettim, tam oh cektim yine tekme. "lan ne oluyor?" diye arkama baktim, yine teyze. ben koltugu degistirince haci amcayi kaldirmis yer degistirmis. otogara kadar geldik birbirimize söylene söylene.
ben sinirden catlayacagim. otobüsten indim. teyze de indi bi baktim minnacik bir teyze. muavin esyalari cikartiyor. her cikan bagaji teyze aliyor. bildigin evi paketlemis götürüyor. bana geldi "evladim, yardim edive de sunlari götürüverem" dedi. ses cikartmadim. bi kac kez daha söyledi. yine ses etmedim. bagajimi aldim, sirf o kadinla gitmemek icin sirtimi döndüm cay icmeye dogru gidiyorum, o da arkamdan "kafir, deyyuuus, leeeeeeeeyyn. babababa arkasina da bakmiyo ocagi yanmiyacisa..." diye diye beddua okudu.
ben de otogarda bi yere gidip cay ictim. diger servisle de havaalanina gittim.