bana seni öptüğümde ayaklarımı yerden kesip, sana sarıldığımda nefesimi kesecek kadar heyecanlandırdığın için, dünyanın en güzel aşkını bana yaşattırdığın, aşkın ne demek olduğunu bana öğrettiğin için, her yemek yediğimizde, bana ellerin ile yemek yedirdiğin için, göz yaşlarımı elerin ile silip öptüğün için, en çok ta, beni karşılıksız, tertemiz kalbinle sevdiğin için, sana çok ama çok teşekkür ederim canım sevgilim...
umarım çok ama çok yaşlandığımızda geri dönüp bakar; "Tanrım ne güzel bir yaşamımız oldu" dersin. Sevgim, bizi birbirimize bağlayan sevgim, yaşadığım sürede hep seninle birlikte, bana mutlulukların en büyüğünü yaşattığın için sana çok teşekkür ederim... iyi ki seni tanıdım, iyi ki benimsin, iyi ki benim sevgilimsin...
yarım kaldı yaşananlar verilmiş sözlere rağmen.
tutunamadık belki,
belki tutunmak ağır geldi,
yapamadık
kaçamadık kaderin türlü türlü oyunlarından.
yenildik bu sefer ettiğimiz yeminleri bozarak.
kaçmaktı kolay olan zorluklardan
sen kolayı seçtin!
seçmeyi bırak, savaşmama dahi izin vermedin!
anlam vermeye çalıştım yine olmadı,
çünkü; anlamsızlaştıran sendin olanları, yaşananları
başka tenlerde aradım çareyi başka kokularda.
yabancılardı hepsi bünyeme!
başka tenler, dudaklar öptüm delicesine belki unutulur diye.
her defasında nefret ettim kendimden,
yüzüm kızardı
adım attığımız her sokağın fotoğrafını çektim
anıları çıkardım bir bir kuytulardan.
eziyet edercesine kalbime
senin sevipte benim sevmediklerimi sevmeye çalıştım.
bardakta mısır bile yedim sen seversin diye
kitapları okumak zor geliyor artık.
hepsinde ayraç fotoğrafların
yakıp yıkmak elbette kolay fotoğrafları, yazıları
ya kalp dediğin? ya beynin?
sen! sen! diye titrerken dudaklar??
o an damlayan tek bir gözyaşı mı anlatacak artık aşkımı benim?
kim görecek? kim duyacak sessiz çığlıklarımı?
kime anlatayım derdimi? benim sâdık yarim anlamamış çekmiş gitmiş
ne kalmış elde? ne var elle tutulur, gözle görülür?
tek gerçek dediğin gerçek gitmiş!
yalan olmuş yaşananlar, sarılmalar, ağlaşmalar, sevişmeler
korkunç geliyor artık istanbul dediğin koca şehir
benim en sevdiğim yer, aşk yuvam, istiklal caddem, kadıköy sahilim
peki bu şehir? adım attığımız her sokağı ayrı ayrı süzüyorum
odamıza bakıyorum 108 camı, perdesi aynı yine.
çalışanları yine somurtkan bize has değilmiş sanırım .
başka hayatların umutlarıyız ikimizde artık. sen başka adamların, ben başka kadınların
istemezdim böyle olsun sen de istemezdin belki böyle olsun
dedin ya en iyisi bu be burak! neresi iyi be şapsal!
sonumuz yok bizim dedin ya al sana son! koca bi son.
bir insanı yıktın yok ettin. siktin attın
kırık bi kalp var elimde
bünye oldu bi piç ayyaş çekilmez, pislik
uzaklaşmış insanlardan bi köşeye çekilmiş bir keş
salakça bi yaşan bıraktın ardında.
anlamsızca adım atan bi adam
adam adam olsa .
belki mutlusun, belki artık gülüyorsun.
ben gülmüyorum artık.
o gülüşler artık unutmak için kolay olmasa da.
her hücremde bir acı bıraktın her kanımın damlası lanet ediyor bu hayata!
sahip çıkamadın bize!
tüm rüyalarım kabusa dönüşüyor...
bahar gelmemişken, yazı bekler gibi,
tüm acıları tek dokunuşu ile yok eden sevgilim..
hadi sarıl bana, unuttur o beni..
göz yaşlarım sel gibi...
sen olmayacaksan, boşver herşeyi,
olmasın ne cennet, ne cehennem..
sen; dünyanın en güzel gülüşüne sahip olan,boncuk gözlerinle hayatıma renk katan ve masum kalbine kocaman beni sığdıran, uğruna bir değil bin kere ölünecek olan,rüyamalarımda bile yaş görünce gözlerinde telefona sarılıp günaydın yerine gülüm nasılsın diye yazdıran,nasıl desem anla işte lan...
(bkz: sözlük bana yarimi getir lan allahsız)
(bkz: git ara bul getir lan allahsız)
(bkz: saçlarını yol getir lan allahsız)
git artık zihnimden, düşlerimden. acımasızca aralıklarla gelip bir şeyler söyleyip bitmez tükenmez ve kabul de etmediğin bencilliğinle mahvettiğin, zorluklarla düzelttiğim ve düzeltmekte de hayli yalnız olduğum psikolojimden git.
hayatımın aşkı. seninle lise ikiden beri çıkıyoruz. bu ay altı yıl oldu. uzun zamandır hayatımın vazgeçilmez bir parçasısın. ama çevremizdekilerin dedikleri doğru. iki tıbbiyelinin aşkı dertli oluyor. bebeğim bu kadar ders çalışmak zorunda değilsin. farkındamısın bilmem ama on gündür görüşemiyoruz. uludağ sözlükte yazar olmadığını biliyorum. bu yazdıklarımı da hiçbir zaman okuyamayacağını bildiğim için rahatım...
bazen eski günleri hatırlıyorum. çıkma teklifimi kabul etmen dört ay sürmüştü. senden sıkılıp seni terkedeceğimi düşündüğün için benimle çıkmak istememiştin. birgün birdenbire seni duvara sıkıştırıp öpmeseydim belki şu an birlikte olmazdık. çok utanmıştık o olaydan sonra. birkaç gün konuşmamıştık. sonra sen gelmiştin yanıma. teklifin hala geçerli mi falan filan gibi şeyler söylemiştin...
tartışmasız okulun en güzel kızıydın. belki de bana göre öyleydi ama bilmiyorum, güzeldin işte... bunu okumayacağını bildiğim için itiraf ediyorum. seni ilk başta sevmemiştim sadece hoşlanmıştım. okulun o artist çocuklarının tekliflerini reddettiğini duyunca daha bir gaza geldim. hatta seni ilk öpmem de birdenbire olmadı. o uzun boylu basketçi artist çocuk yanımızdan geçerken öptüm seni. seni ayarlarsam okuldaki havam artacaktı. daha doğrusu hiç havam olmadığından artan da birşey olmayacaktı. sadece havam olacaktı.
ama nolduysa oldu seni sevmeye başladım. aşık oldum sana !
üniversite sınavında sana sadece iki puan çakmış olmam ve aynı üniversiteye yerleşmiş olmamız bile bir rastlantı değil, tanrının bir hediyesi !
arkadaşlarım arasında en toplu eve sahip olan benim. senin sayende bebeğim! haftanın beş gününü benim evimde geçirmen gerçekten çok hoş. ailelerimiz bunu duysa ne tepki verir bilmiyorum ama ben böyle çok mutluyum. tabi son on gündür neredesin bunu da merak etmiyor değilim.
metal müzikten nefret ettiğin halde sırf benimle olmak için metallica konserine gelip benimle birlikte master master! diye bağırman beni ne kadar sevdiğini anlamam için yeter bebeğim...
bu arada anladığını sanıyorsun ama arabalardan anlamıyorsun bebeğim. sana söylemiyorum ama arabam bmw m3 değil. o arabayı alacak kadar param hiç olmadı. benimkisi bmw 320d coupe. sadece spor paketi var. hatta çok yakmasın diye dizel. ama olsun sen hala benim m3'üm var san...
beyaz tenine, sarı saçlarına ve tabi ki yeşil gözlerine hastayım bebeğim. seni seviyorum !
not: olmaz ama, hani olur da bu yazıyı okursan n'olur çabuk gel seni çok özledik..
hayatıma girdiğin o günü hatırlıyorum. bir sıcak sarılma ve sonrasında ki mutluluk dolu günler. gözlerime değen gözlerimin çıkardığı kıvılcımlarla tutuşan ve sönmeyen bir alev. her şey ne kadar da güzeldi halbuki. birbirine hasret kalmış ellerimizin kavuşması vardı mesela, sonra her buluşmamızda bana usulca sokulman tabi bir de. gözlerinle bakışının anlattıklarına bakıyorum ve sana bir kere daha aşık oluyorum. beraber yetiştirdiğimiz aşkın gülleri var hayatımızda.
ama gün mutluluk günü değil nedense benim için. güller solmuş hayatımızda yetiştirdiğimiz. mutluluğun yerini gece sıkışan kalpler, kabuslar almış artık. yolda görsen nefretle dahi olsa bakmayacağın güzel gözlerin kalmış aklımda. ama nasıl böyle bir şeyi isterim ki senden. çok kırdım seni biliyorum. çok üzdüm, ağlattım, daralttım. ama bilmiyorsun ki ben de çok kırgındım sevgili ve dayanılmazdı artık bazı şeyler benim için. ama gitmezdim senden, bırakmazdım ellerini. şu anda bile haykırıyor ellerim nerde onun elleri diye. cevap veremiyorum. gittiler deyip de kendimi bir kere daha üzmek istemiyorum.
biliyorum ben gitmek istedim senden. katıydım, kararlıydım. sen bana sarılıp ağlarken gitme diye put gibiydim karşında. ama senin bana bakmadığın zaman vardı o anda. işte ne kadar zordu o anlarda sana git demek. hayatımda içime çektiğim en güzel koku orda yanı başımda, en uysal yüz koynumda ve en parlak göz yaşları boynumu ıslatırken, nasıl söyleyebilirdim ki içten bir şekilde sana git diye. sen anlamadın. öyle zannettin. ya da ben çok güzel oynadım rolümü ve sen de inandın.
böyle olmalıydı sevgilim. hayallerinin yıkılmaması için böyle olmalıydı. katı olmak zorundaydım, seni üzerek gitmek zorundaydım.
sana son sözlerim sevgili umarım okursun. fotoğraflarını silmeye elim gitmiyor, silemediğim gibi açıp bakamıyorum bile. bir gün yolda karşıma çıkıp da bana düşmanca bakarsın diye çok korkuyorum. sana bir daha sarılamayacağımı bilmek öpemeyeceğimi bilmek beni mahvediyor. ve sevgili... seni daha şimdiden çok özledim. nolur beni affet. elveda sevgilim...
06.02.2011 de ayrıldık. iyi ettik sevgili. çok huzurluyum, ve bunu da okuyacaksın biliyorum. öpüyorum canım. yok dudaktan değil, yanaklarından öpüyorum kocaman kocaman.
çok iyi bir karar vermişiz. yeni yeni anlıyorum. helal olsun bize. ilk defa iyi bir şey yaptık. beni sevmediğini bile bile yanında olmam mantıksızdı zaten, her ne kadar "sevdim" desende inanmıyorum lan.
hadi özgürlüğümüzün tadını çıkaralım diyeceğimde, hala bana ahkam kesmelerine "doğru eve" demelerine. çocuğu kesiyorum diye ağzıma sıçmalarına anlam veremiyorum. sen karının götüne bakarken ben sesimi çıkardım mı lan?!
bekar, mutlu mesut günlerimize buğün içeceğim şerefine. ama sensizliğe değil bana gelen güzel günlere. hayde şerefe!
sevgilin sözlüğü okuyorsa ve nickini biliyorsa hadi neyse de, genelde bunun tersidir.
ve özelinizi gidin mektuplara taşıyın. postacı bu ahir ömründe bir de mektup taşısın faturalardan başka.
hayatının özel bir günü olsun garibin. meşgul etmeyin boşuna sözlüğü. ya da edin ne bileyim. benzeri davrananlar sonucu üç aşa beş yukarı görmüş olur. hı olmaz mı?
seni ne kadar sevdiğimi? ne kadar özlediğimi? ne kadar aşık olduğumu biliyor musun?
efendim, duyamadım?
hiç biliyormuş ayagı yapma!
çünkü ben bile bilmiyorum...
o kadar çooooooooooooooooooook, o kadar tarifsiz ki bahşedilen beyinlerimizin bunu alması imkansız sanırım. *
böyle hassas zamanlarda, garip iletiler, yarak kürek videolar paylaşmıyormusun deli oluyorum. nerden gelir ki aklına hercai. ya da benim aklıma ne gelmeli ki.
seninle birlikte tam 4 senem geçti. beni büyüttün diyebilirim. seni tanıdığımda hayata karşı daha çekingenken seninle beraber hayatın benden çekinmesi gerektiğini öğrendim.
çok şey yaşadık.normal ilişkilerin kaldıramayacağı şeyler. ama yine de döndük dolaştık. yine ellerim senin ellerini tuttu. seninle o kadar mutlu ve güvende hissediyorum ki kendimi.
ama bazen gerçekten beni çileden çıkartıyorsun hayatım, gerçekten. şu an sana trip atıyorsam sırf burnun biraz sürtsün diye.
yoksa seni çok seviyorum lann.
335 gün bitiyor sevgilim. acısıyla tatlısıyla geçti 335 günümüz. bugün çok güzel ve özel oldu bizim için. bugün ayrı bir güzeldi.iyi ki varsın, iyi ki beni okadar hayal kırıklarımdan sonra buldun. karşılıklı çok hatalarımız oldu ama hepsinden pişman olduk. seni kırdığım için çok özür dilerim hemde çok. ben sana yeni ve sonsuz bir hayat dedim. bilmiyorum ne ara bukadar sevdim seni.. bugün sen arabayı kullanırken seni izledim hayatımda bukadar büyük yere ne ara sahip oldun diye. sen benim sığıncak limanımsın aslında. biliyorum etrafımda 100 kişi varsa 90nı seni benimle görmek istemiyordur. ama kimse anlamazki bana baktığın gibi onlara bakıp bana hissettiklerini anlatamazsın. ben biliyorum ben anlıyorum sadece. kim nederse desin ben mutluyum evet mutluyum sevgilim. üzmek ve üzülmek istemiyorum ben. zaman ne gösterir bilmiyorum ayrılmıcaz diyemem kader ne gösterir bilemeyiz ama şuan mutluluğumuz bozulmasın istiyorum.istemiyorum işte. sanada demiştim ya uzun zaman sonra kendimi senin yanında güvende huzurlu hissediyorum şuan sadece senin yanında olmak istiyorum. aklımın en ufak köşesinden ayrılmak geçmedi sevgilim. evet hatalarım oldu ama seni hiç bırakmak geçmedi. hatalarımdan pişmanlıklarım oldu aldığım dersler oldu. gerçekten hayal kırıklarımın üstüne iyi ki geldin hayatım. dediğim gibi hangi ara kendine bağladın, bukadar sevdirdin, bukadar değişik, bukadar önemli oldun. kalbim istediği sürece orda olucaksın herşeye rağmen.seni seviyorum sevgilim...
sevinçli ya da kederli, mutlu ya da hüzünlü, pişman ya da gamsız, sitemkar ya da kabullenmiş bir şeyler yazmak istedim olanlardan sonra. mutlu, sevinçli, hüzünlü ya da sinirli anılarımızı düşündüm. sonra anladım ki senin için buraya öyle ya da böyle bir şey yazmama bile gerek yok. sen benim gözümde bir hiçsin artık...
Biliyorsun ya sevgili sevgi kelimelerini içimde yaşarım ben , öle birşey seni yaşamak !
Hani ergenlik dönemlerinde rüyalar görürsün , bağırmak istersin bağıramazsın , koşmak istersin koşamazsın
bir şey seni hapsetmiştir , yapamassın ,işte öle birşeydi seni yaşamak , hissetmek, ,görmek, deli gibi aşık olmak
Kötü yanı ise aşkın acemiliğiyle bunu yaşamak , bu sevgi yoğunluğunun karşısında neler oluyor diye bilememek , cahilleşmek bir nevi ilkçağdan geriye...
insan sevince neyin doğru olduğunu unuturmuş ya benim ki de o hesap sanırım sevgili.
Affet bağışla nerden bilebilirdim , aşkın beni bir anda esir alacağını ?, nerden bilebilirdim , ömrümde bir kadın için
gözyaşları içinde kalacağımı? , nerden bilebilirdim soğuk kış günü evine bıraktığım sevgilinin dönüş yolunun ilkbahar gibi olacağını ?
bilmiyordum , görmemiştim , hissetmemiştim daha önce hiç kimsede.
Bize çocukluğumuzdan beri '' erkek adam ağlamaz ,sevgi küçüklüktür, sevince üzülürsün ve güçsüz gözükürsün''
diye öğretmemişlermiydi? , şimdi ne oldu sevgili ? istanbul'un 8 şiddetindeki bir depreme hazırlıksız yakalanması gibi aşk'a hazırlıksız yakalandın beni.
Tüm hallerim , tüm acemiliğim bundan olsa gerek ! Korkum bundan olsa gerek!
istanbul'u yıkacak fay hattınında korkusu bundan olsa gerek !