geçen şubat ayında seni uzatmaya karar verdim. bu kararı alırken bi' daha seni uzatmaya fırsat bulamayacağımı düşündüm. meslek hayatına atılınca uzatamam dedim. demez olaydım. neyse. o günlerden bu günlere sana el bebek gül bebek baktım. dökülmeyesin diye bioxin şampuanlar mı kullanmadım, minoxil spreylerle mi şefkat göstermedim, haftalık bakımlarla berberime paralar mı saçmadım, kısacası hiç bi' masraftan kaçmadım sen dökülme diye...
ama sen n'aptın? söyle bakalım n'aptın! döküldün... umrunda bile olmadan, çabalarımı umursamadan döküldün! şimdiye kadar sen üzülmeyesin diye sana hiç çemkirmedim ama nankörsün sen olm! nankör!
bu sana ilk ve son uyarım! ya adam gibi dökülmezsin ve uzarsın, el alem nasıl uzatıyosa sen de öyle uzarsın, yada allahıma seni 3 numaraya vurdururum dönüpte bakmam bile!
biliyorum, her an seninle oynuyorum ve çirkin bir görüntü çiziyorum. arada bir elime küçük parçacıklar halinde, düğümlenmiş bir biçimde geliyorsun ve ben o zaman çok üzülüyorum. kötü bir alışkanlık, ne zaman tam anlamıyla vazgeçeceğim bundan bilmiyorum.
alla'belanı! poyraz denilen rüzgar saçlarımı felç etti, yavrucaklar ağzıma burnuma kaçar oldu. ben sizi ağzıma burnuma kaçın diye mi uzattım evladım? yazık değil mi bana? ha bir de kepek diye bir şey çıktı, biliyorum. bu senin suçun değil, kepeğin saç derisinden kaynaklandığını öğrenmiş idim. ama sen de biraz çabala be kardeşim. günyüzüne çıkarma şu kepekleri. içerde kalsın. biraz uğraş biraz çabala tut içerde. mal gibi duruyorsun kafamda. bi' boka yara lan. adamı sinir ediyor bu saçlar. zaten saçların oluşumunda kanın etkili olduğunu öğrendim ve saçlara bakış açım değişti. kan pulcukları mı ne sebep oluyormuş saçların varlığına. iyi de arkadaş, sarı saçlı adamın kanı mı bozuk! sinir eder bu saçlar adamı. zaten elendik. biraz efendi ol uslu ol. yapış kafama dur öyle. hayal ettiğim gibi dur. vay efendim özgürlük saçların rüzgarda dalgalanması demekmiş. sıçarım arkadaş böyle özgürlüğe. ağzıma kaçıyor oğlum ağzıma.
canım benim birtanecik saçlarım,
biliyorum şu sıralar seninle çok oynuyorum ama sende biliyorsun ki sana platin gidiyor yani ozaman seninle bir bütün oluyoruz. platin yaptırırken bana kızıp ara ara kopmalar yaşayacaksın ama seninle uyum halinde olmamız için senden biraz fedakarlık yapmam lazım yani boyutunu kısaltmam lazım. canım saçlarım ne olur bana kızma ama sana söz birdaha seninle oynanmasına izin vermeyeceğim biliyorum biraz sitemlisin bana ara ara bana kızıp püskülleşsende fönünü çektirmek zorundayım .ama sana söz en son boyanı attırdıktan sonra dokundurmayacağım seni kimseye.
ne kadar doluymuşum meğer, başlığı açan arkadaşıma burdan teşekkürlerimi sunuyorum.
her sabah herkesin çok beğendiği o seksi su dalgasını yapabilmek için seni yaktığım, yıprattığım, kırdığım için üzgünüm.. söz uzunca bir süre ne maşa ne düzleştiri sürmeyeceğim sana, ama sen de ne olur beni affet ve çok çabuk uza ki, ben de biran evvel kestirip kırıklarımızdan kurtulayım.
hey guyz ne var ne yok. dün yıkadımdı seni, bugün yıkayamadım kusura kalma. malum tus falan, kafamı kaşıyacak vaktim yokken yıkamak da nesi. biliyo musun bi söylenti var, tus çalışırken zavallının biri pulmoner emboli geçirmiş diye. hayır çocuk tanısını da koymuştur büyük ihtimal o masada fenalaşınca düşünsene. "yahu dispnem başladı, ciğerlerimde bi konjesyon juguler venimde bi dolgunluk var annem noluyo.. dııııttttt" yazık yazık. sabahlamalar, kahve, ilaç, endokrin, romato, pato derken seni çok ihmal ettim ve biliyo musun sanırım pazartesi günü seni benden kurtarıcam. ikimiz için de en iyisi bu heralde. ayrılıklar hep zor oldu benim için, ama sanırım senin için en güzeli benden kurtulmak olacak dostum. öptüm.