sıkıntı özel yaşamımdan kaynaklıysa işkolik adamım kendimi işe veriyorum düşünecek vaktim kalmıyo..ama yaptığım iş de son derece stresli olduğundan onun da stresini kitabımı alıp balık tutmaya giderek atıyorum..
eskiden duvara yumruk atardım, baktım kemiğim bile kırılsa geçmiyor. sonra telefon kırdım üç dört tane, baktım zararlı bir şey. sonra eşyaları kırmaya başladım, baktım değerli bunların çoğu. sonra ağaçların dallarını kırmaya başladım, baktım değerlerime uymuyor. sonra insan kırdım biraz biraz, baktım en güzel sakinleşme yöntemiymiş ama üzülmelerine üzülmüyorum. şimdilerde hevesimi kırıyorum.
her zaman kırıp döktüğümü, kendi pisliğimi temizlerim ama. arkamda dağınık pis bir yer bırakmam. yani demem o ki, kırmak değil kırdıktan sonra toparlamak sakinleştiriyor.
Eğer tatil zamanına denk geldiysem paten kayıyorum.
Yok eğer iş yerindeysem saunaya falan giriyorum.
Yok eğer giremezsem arkama yaslanıp, gözlerimi kapatıp, nefesimi sayıyorum. Bunu uyumak içinde yapıyorum.
yalnız kalmaya çalışmaktır. istanbul gibi bir şehirde zor oluyor gerçi ancak yapılmaz ise korkunç baş ağrılarına sevk ediyor maalesef. müzik dinlemekte işe yarıyor elbette yalnız kalmanın bir çeşidi buda. kulaklıkları takıyorsun 10-15 dakika duymuyorsun başka hiç bir şeyi hiç kimseyi..
Sinir olduğum zaman beni sinir eden konuyu düşünmemeye çalışıyorum sonra sevdiğim müzik türünden şarkılar dinlerim. Son aşama da beni konudan tamamen uzaklaştıracak bir şeyler okurum. Belki de uyurum.