Vakti zamanında yaklasık bir yıllık ciddi bir iliskim vardı. Benden 10 yaş büyük bir bey. Galiba sevgiden çok sahiplenilme duygusu hosuma gitti. "X" beni okula birakiyor, "x"beni okuldan aliyor. Arkadaslarimla bir yere mi gittim, bir bakıyorum "X" beni kapida bekliyor. Adamın önceligi bendim ve bu hosuma gidiyordu. Evlilik teklifini alana kadar her sey iyiydi aslinda. Ciddi ciddi evlenmek... Sonra ben ve evlilik biz ve evlilik sorulari kafamda uçusmaya basladi. cesaret edemedim, mutsuz oldum, agladim deli gibi. Ve hicbir aciklama yapmadan senden ayrilmak istiyorum diyip ayrildim. Koskoca adamin karsimda aglamasini ve "kimseye tutamayacağın sözler verme" deyisini hic unutmadim. Hayattaki en büyük pismanligim budur herhalde. ondan sonra aşk meşk islerinde de yüzüm gülmedi zaten ( üzücük ). Bir acıklamayı hak ederdi herkes ve bir sansim olsa özür dilerdim.
yıllarca kendimi eve kapatmak. tam anlamı ile kapattım. senelerce hatta yaklaşık dört senedir bayram ve hastalık harici evden çıkmıyorum. insanlardan kendimi soyutlamak iyi fikir olabilir lakin kendimi eve tıkmak zorunda da değildim.
Eski sevgilimle sevgili olma kararı almam. Kafama tüküreyim ben. O kadar derdin vardı zaten o zaman bi o eksik kalsaydı. Bağlandın o zaman ona iyice noldu? iki sene çöpe gitti. Yıprandığınla kaldın sen. Aferim.
zamanında amerikada yaşama imkanım varken biri için bundan vazgeçtim. ve o biri tabi ki hayatımda değil şu an. verdiğim aptal kararla evimde oturuyorum.
Manuel vites araba almak, mühendis olmak (ara ara pişmanım), istanbuldan ayrılmak (bu da moduma göre değişiyor) abime kredi cekmek. (en cok buna pişmanım)