milena'ya mektupları okuyorum. Henüz kitabın başlarındayım. üstelik uzun zamandır yakalayamadığım bir tutkuyla derinlemesine okuyorum.
ve deminden beri Kafka'nın sevgiye olan inancına ve bağlılığına karşılık olarak ısrarla milena'nın yerinde olmak istiyorum. Bir de umarım kitabın ileri kısımlarında milena beni yanıltmaz.
Üstümde ki huzursuzluğu mutsuzluğu benimle mutlu olan birine anlatırken içimden atmak istiyorum. Olmadığı zamanların acısını çıkartmak için deniz kenarında bi bankta ellerini avuçlarımın içine alıp saatlerce oturmak konuşmak istiyorum.
bir şey olsun, bi tiksinti, bi yeter lan artık! durumu. herkes şu çok şikayetçi olduğu interneti kapatsın. sonra o açılan gözlerle, komşu necmiye abla çaya çağrılsın, gidilmeyen yerlere gidilsin, aranmayan insanlar aransın. olsun bu.
hayattan bıkkınlık aşamasının hemen geçmesi, hatta şu dakika. lütfen.
üniversiteye gideceğim ve geçmezse aklımda mükemmel bir plan var. yani onu yapmamam için hiçbir sebebim kalmayacak.
belki o zamanlar bu yazdıklarımı okuyan insanlar afallar.
ama sanmam, eğer o gün afallayacak olsalar bugün böyle olmama da sebep olmazlardı.
vesselam.
Bir kere gelsin Yanıma ve Gözüme bakarak ismimi söylesin, sevdiğiniz insanın isminizi onun ağzından sadece 3-4 kez duymak kadar acı verici bir şey var mı acaba, çok mu şey istiyorum biliyorum ki... Sadece onun ağzından kendi ismimi duymak istiyorum, hepsi bu kadar.
Eşim olmasını istediğim kızı alıp mekkeye götürmektir. O ezanın büyüleyici sesini, orada namaz kılarken tüylerinin diken diken olmasını, kabenin duvarını koklarken kendinden geçmesini, kabenin örtüsüne ellerimizi koyup resim çekmesini istiyorum.