yazarların nicklerinin anlamları

entry124 galeri8
    97.
  1. Çok gizli mason localarının çok gizli bir şifresi.
    0 ...
  2. 96.
  3. 95.
  4. Omen tanrem: bilgiyi zaman ve mekan ayırt etmeden, bilenden bilmek isteyene taşıyan bir zaman makinesi demekmiş.
    3 ...
  5. 93.
  6. Elinde ukulelesi olan bir sevgiliye nida.
    0 ...
  7. 92.
  8. 91.
  9. 90.
  10. doğru söyleyen anlamındadır. bir de kafkasya da açan bir çiçek adıymış.
    0 ...
  11. 89.
  12. Otomatik portakal filmindeki Alex ve adımın birleșiminden olusmaktadir.
    0 ...
  13. 88.
  14. Hep bi acı hep bi keder.
    Ayağımı masaya vururum acı çekerim,zalımın birini sever yine acı çekerim.
    Bu sebeplerden dolayı bitmeyen acıyım ben artık.
    2 ...
  15. 87.
  16. Nick başlığına bakılarak anlaşılabilir.
    (bkz: schecter)

    Reklam: ✓
    0 ...
  17. 86.
  18. sözlüğe düşen ilk yazar kırıntısı.
    2 ...
  19. 85.
  20. 84.
  21. londrada kaldığım zamanlarda arkadaşlarımın taktığı lakap cunning, kurnaz demektir.
    0 ...
  22. 83.
  23. 82.
  24. 81.
  25. Spartalılar, çoğumuzun 300 Spartalı filminden tanıdığımız, Antik Yunanistan'da yaşamış olan Savaşçı bir topluluktur.

    Sparta tarihi ilk olarak milattan sonra 1. yüzyılda Yunan tarihçi Plutarkhos eserlerinde görülmüştür. Bu esere göre Sparta'nın efsane Kralı Likurgos'tur. Likurgos, Sparta'nın yasa koyucusudur. Likurgos, devletin halk üzerinde direk etkisi olmasına inanan bir kral olduğu görülmektedir. Ona göre öncelik Sparta Devleti'nin devamlılığıdır. Likurgos toplumda tüm kötülüklerin sebebini fakir ve zengin arasındaki farktan kaynaklandığını öne sürmüş ve bu uçurumun devlet eliyle Yok edilmesini ve kontrol edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Sparta kralı Likurgos'a göre toplumdaki bireyler arasında mülk farkı olmamalı, tüm mülk devlete ait olmalı, para kavramı ortadan kaldırılmalı ve zenginliğe sebep olan Ticaret gibi işlerle uğraşılmamalıdır. Sparta vatandaşı olan bireye, 20 yaşına geldiğinde eşit miktarda Toprak dağıtılmalıdır. Sparta erkekleri en büyük Erdem olan Sparta Devleti'nin korunması konusunda bu amaca hazırlanmalı, üretim gibi işleri ise Helot adı verilen yerliler yapmalıdır.

    Spartalılar, deyince akla Savaşçılar ve savaş gelmektedir, çünkü Sparta Devleti ve halkı doğuştan itibaren savaşmayı ilke edinmişlerdir. Sparta erkekleri Çocukluklarından itibaren Asker olmak için yetiştirilmişlerdir. Buda Sparta Devleti'nin oldukça militarist yapıda köklere olduğunu göstermektedir. Aslında Spartalılar tarihine bakıldığında azınlıkta olan bir topluluktur. Spartalılar o bölgede Helot ismi verilen yerlilerin yaşadığı yere, Dorların Akın yapması sonucu bölgeye yerleşmiş, Dor savaşçılarının torunlarıdır. Spartalılar soylarının Herkül'den geldiğini inanıyorlardı. Spartalılar azınlıkta bir grup olmasına rağmen savaşçı özellikleri sebebiyle devlet yönetimini ele geçirmişler ve adeta yerli halkı köle olarak çalıştırılmışlardır. Spartalılar Sparta devletini kurduktan sonra yerli halkın ayaklanmaması için askeri konulara ve savaşçı yetiştirmeye özel öncelik vermiş, devletin devamlılığını buna bağlamışlardır. Bu sebepten Spartalılar militarist bir devlet olmak zorundaydılar. Hatta yeri geldiğinde Helot nüfusu arttığında, bu yerlilere saldırarak ufak çaplı katliamlarda da bulunmuşlardır.

    Sparta'da doğan her erkek bebek yaşlılar tarafından muayene edilir, eğer herhangi bir kusuru ya da zayıflık göstergesi bulunmuyor ise asker olarak yetiştirilmesine karar verilirdi. Eğer herhangi bir eksiklik görülür ise fazladan Sparta kaynağını tüketmemesi için, Taygetos dağındaki uçurumdan aşağıya bebekler atılırdı. Sparta askeri olmak için özel bir komisyon kurulur ve bu komisyon Yeni doğmuş bebekler üzerinde gözle görülen fiziksel bir kusur olup olmadığına bakar, kusuru bulunmayan bebekler ayrılır, ilerleyen yaşlarda eğitimlere tabi tutmaya başlarlardı, diğer yandan yeni doğan bebekler içerisinde fiziksel bir kusurun görülmesi durumunda, bebekleri ölüme terk edecek kadar acımasız bir topluluktur.

    Spartalıların saf ırk, savaşçı ırk uğruna bebekleri öldürecek kadar gaddar bir toplum olduğu görülmektedir. Nazizmin temelleri de bu sebepten anlayış olarak Sparta'ya dayanmaktadır. Üstün ırk düşüncesi.

    Sparta'da çocuk 7 yaşına gelene kadar annesi tarafından bakılırdı. Ancak annesi onu 7 yaşına kadar zayıflık göstermemesi için sevgi göstermez yiyecek seçmesi yasak olup karanlık gibi şeylerden korkmaması için sürekli terbiye edilirdi. Bir Sparta çocuğunun şımarmasına asla izin verilmezdi. Sparta annelerinin bu derece disiplinli olması sebebiyle Atina daki bazı soyluların, çocuklarına Dadılık için Spartalı anne aradığı bilinmektedir. Tam tersi Sparta'da ise yabancılar hiç hoş karşılanmazdı. Yabancıların Sparta Devleti'ne zarar verdiği ve gençlere kötü örnek olduğu düşündülürdü. Ticaret gibi işle uğraşmadıkları için de zaten Sparta Devleti'ne gelen giden sayısı tarih boyunca az olmuştur. Dahası Sparta Devleti'nde yabancıların, çocuk bakmasına kesinlikle izin verilmezdi.


    Erkek çocuğu 7 yaşına geldiğinde ise annesinden alınır ve Agelaia isimli çocuk topluluğunun içine konularak burada disiplin eğitimi verilirdi. Çocuklar burada asker olarak yetiştirilmeye başlanır ve Her çocuğun saçı kesilirek yaz kış adeta çıplak dolaştırdı. Dayanıklı ve disiplinli olmaları sağlanırdı. 12 yaşında olan erkek çocuğuna pelerin verilirdi. Sparta askerlerinde pelerin, çok önemli bir simgedir. Ölen Sparta askeri, pelerini ile gömülürdü. Ayrıca Sparta Devleti'nde sadece savaşta ölen erkeğe ya da sadece çocuk doğururken ölen kadının mezar taşına isim yazılırdı. Bir Sparta erkeği için en Şanlı ölüm, savaş alanında hayatını kaybetmek olmuştur. Sparta erkeği 20 yaşına gelince eğitimi tamamlandıktan sonra Sparta vatandaşı olarak kabul edilir ve hayatına devam ederdi. Ancak her şeyi yapmasına izin olsa dahi, onu savaşmadan engel koyacak konulara girmekten kaçınırdı.

    Sparta'da evlilik çok önemli bir kurumdu. Önemli olmasının sebebi devletin korunması için sağlıklı asker çocuklar doğurmaktı. Devlet bizzat bireylerin evlenmesine karışıyor, sağlıklı çocuklar yetiştirmeleri için teşvikte bulunuyordu. (Eş seçimi) Ayrıca Sparta'da bekarlara daha saygı gösterilmiyordu büyük savaşçı olsalar dahi. Çocuk doğurmak anne ve baba olmak Sparta'da önemlidir değere sahiptir. Ancak Sparta'da evlilik kavramı o kadar da normal görünmemektedir. Spartalıların amacı sağlıklı asker ve üstün bireyler yetiştirmek olduğu için evlilikte hoş karşılanmayacak şeylere izin verilmekteydi. Yaşlı bir adam, genç karısını güçlü ve genç Sparta askerleri ile paylaşmayı bir Erdem olarak kabul etmekteydi. Eğer Sparta kadını, kocasından başka bir Sparta erkeğinden çocuğu olursa kadının kocası ona öz evladı gibi bakıyordu. Sparta halkına göre bu devlet menfaati olduğu için kıskançlık gösterilmiyordu. Bu sebepten zina, Sparta toplumunda suç olarak nitelendirilmezken Sparta'da eş paylaşımı meşru görülmekteydi.

    Sparta Devleti'nde yönetim biçimi Krallık olarak görülse de aslında Gerusia isimli bir ihtiyar meclisi tarafından idare edilmekteydi. Gerusia Meclisi aslında bir danışma organı olarak görev yapmaktaydı. Sparta'nın yönetim biçimi krallıktı. ilk etapta Sparta, tek kral tarafından yönetilirken sonraki tarihlerde Kral sayısı ikiye çıkmıştır. Kralın biri savaşa gittiğinde ülke yönetimine diğeri devam ettirmiştir. Ancak Sparta Devleti'nin asıl yönetim gücü Apella isimli halk Meclisi'nin elinde olmuştur.

    Apella, savaş barış gibi önemli durumlara karar verir, kanunların hazırlanması ve Gerusia Meclisi'nin üyelerinin seçilmesi gibi kararları alırdı.

    Sparta kadınları ise amaçları Sparta Devleti'ne asker doğurmak olmuştur. Sparta'da kadının yegane amacı çok sayıda sağlıklı bebek doğurmaktı. Doğurdukları bebeklere 7 yaşına kadar sıkı bir disiplin içerisinde yetiştirmeleri ikinci görevleriydi. Sparta'da anneler çocuklarını sürekli destanlar ve marşlarla büyütmek zorundaydı. Sparta kızları da erkekler gibi eğitime tabi tutulur ve spor yaparlardı. Kral Likurgos, sağlam bir nesil oluşturmanın yolunu Spor dolu bir beden ve güçlü fiziksel özelliklerden geçtiğine inanıyordu. Bu sebepten erkekler gibi kızların da fiziksel olarak hazırlanmaları sağlanmıştır. Ayrıca Sparta kadınları, erkeklerden uzak durmamaları konusunda yetiştirilir ve erkekler üzerinde rahat otorite kurup laf söyleyebilen kadınlardan olmuştur. Güneydeki komşuları Atina'da ise tam tersi kadın değersiz görülmüştür.

    Spartalılar, özellikle Perslerle yaptıkları Thermoplyae Savaşı ile tarihe geçmişlerdir. Sparta ordusunun devasa Pers ordusunu üç gün boyunca bir geçitte tutmasıyla efsaneleşen Sparta askerleri, savaşın sonunda yenilmiş olsalar da tarihe geçmişlerdir.

    Spartalılar, Tarım ve Hayvancılık gibi işlerle uğraşmazlardı, bu işleri kölelere ve işçilere yaptırırlardı. Sparta Devleti'ne halk üç sınıfa ayrılmaktaydı. Lakedaimonyonyalılar denen 1. Sınıf Spartalılar, Bölgenin sahibi konumundaydı. Yani tarihte Spartalılar olarak bilinen topluluk aslında Lakedaimonyonyalılar idi. Dor soyundan ve Dor savaşçılarının torunlarıydılar. En kalabalık halk sınıfı helot isimli yerel topluluktu. Sparta'nın nüfusunu çoğunlukla Helotlar oluşturuyordu. Helotların Sparta'da hiçbir siyasi yetkisi bulunmamaktaydı. Diğer bir sınıf olan Perioikoslar Özgür kabul edilen toplumsal sınıftı. Ancak askeri açıdan Sparta'ya bağlıydılar. Lakedaimonyonyalılar Sparta'nın hakimi olduğu için çiftçilik yapmazlar, yerel halk olan Helotların ürünlerinin yarısından fazlasına el koyarlardı.

    Küçük yaşlardan itibaren asker olarak yetiştirilen halk, yaşamları boyunca savaşmışlar ve Savaşçı bir kavim olarak kalmışlardır. Nazizmin temellerinin Spartalılara dayandığına dair tarihçilerin iddiaları mevcuttur. Irk ayrımcılığı, sadece kendi düşüncelerinin benimsenmesi, o dönemki demokrasinin temelleri olarak görünen Atina öğretilerine karşı, Kuzey Yunanistan'da yaşamış Sparta gibi aşırı ırkçı ve sadece Savaş düşünen bir topluluğa tezat oluşturmuştur.

    işte bu adı bu yüzden seçtim. Ulu bir kahraman halk. Spartali-lar.
    0 ...
  26. 80.
  27. 79.
  28. özeti altta.

    Yastık başlangıçta zenginler tarafından kullanılmış ve Antik Mısır mezarlarında çoğunlukla rastlanmıştır. Mısırlılar kafalarını koymak için taştan yastıklar yapmışlardır. ilerleyen zamanlarda Boyalar ve dikiş teknikleri, yastıkların gelişimi için bir sanat formu oluşturmuş ve yüksek dekore yastıklar yapılmaya başlanmıştır. ilk olarak Çin'de daha sonra Ortaçağ Avrupa' da ödül alma yolunda ilerlemiştir. Sanayi Devrimi ile beraber dekore yastık, dekore tekstil ve seri üretim görülmüştür.
    Çin'de yastıklar genellikle taş, ahşap, metal veya doldurulmuş kumaş yerine porselenden yapılmıştır.Çin’in doğusundaki Shandong eyaletine bağlı Zibo bölgesi, Çin’in önemli porselen üretim merkezlerinden biridir. Resimde görülen, Çin’in kuzeyindeki Hebei ve Shandong eyaletlerinde yaygın olarak kullanılan kedi şeklindeki porselen yastıkların bir örneğidir.
    Porselen yastıklar, eskiden Çinlilerin sık sık kullandıkları bir yastık türüdür. Aynı zamanda porselen yastıklar, gelinlerin çeyizleri arasında da yer alır. Ayrıca çocuklar için “Uzun Ömür Yastığı" yazılı porselen yastıklar ve evleri kötülüklerden koruyan porselen yastıklar da var. Tang ve Song hanedanları (7.yy-13.yy) döneminde üç renkli porselen yastıklar da üretilmişti.

    işte bununla gezen.
    3 ...
  29. 78.
  30. 77.
  31. Bi anlamı yok. Adım soyadım yaşadığım yer. O derece anlamsız...
    2 ...
  32. 76.
  33. Eşimle tanistigimda ayın yirmi altisiydi. O gün bnm için çok önemli olduğundan öyle yazdım.
    2 ...
  34. 75.
  35. Yılda sadece bir defa izlediğim romantik filmlerden birinde karakter. Nick için hızlı düşünmem gerekiyordu, denediklerim olmadı bende filmi izliyorken bunu yaptım. Oradan bakınca romantik film seviyormuş gibi görünüyorsam yanlış olmasın, ben kan ve vahşet dolu filmleri severun eheheheh.

    Günaydın.
    6 ...
  36. 74.
  37. oradan bakınca anlamlı gibi duruyo mu ?
    2 ...
  38. 73.
  39. “şiirde anlatılıyor”

    sen bir kalesin kuşatmayı bekleyen,
    bense bir yeniçeri surlarını oklayan,
    ben senin yüreğinde dolanan kan,
    sen yürekli aşkını bana verensin
    ben senin uğruna adanmış bir can
    sen düşlerini düşlerime serensin,
    ben gözlerinde ağlayan vakti tan,
    sen şu yollarıma çiçekler serensin,
    ben seni fethe gelen yorgun “ törehan “
    senki uzaklardan gözkırpan cerensin
    bir ceren hayaliyle gönlüme dolmalısın
    “ törehan “ tahtına kurulup kalmalısın
    çalamaz ozanlar bu sevda türküsünü,
    saz titrer tel kopar dil tutulur lal olur,
    aşkı göğe yazıpta kuşansana mızrabı
    bu aşkın karşısında tutuklu bir hal olur
    senin adın geçince zehir bile bal olur
    gözün gözüme gelse sanki ihtilal olur
    senin adın geçince zehir bile bal olur
    gözün gözüme gelse sanki ihtilal olur..!
    1 ...
  40. 72.
  41. çekimlerde ön çapraz bağlarını kopararak sahalara veda eden kişi.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük