ahlaki erozyon.
halka açık yerlerde görev yaptığım zaman, herkesten nem kapar olmuştum.
acaba hırsızmı,canlı bombamı, yankesicimi,katil mi, çantasında ne var.
fiziki olarak yıpranmasam'da
ahlaki çöküntü yaşamaya başlamıştım.
neyse ki istifa edip kurtuldum.
o insanlardan özür dilerim.
sorun sizde değil beni insanlıktan çıkaran koltuk sevdası yüzünden üstüme gelen evde kalmış yöneticide.
Mekanlarda yiyip içtikten sonra masayı detaylı toplamak, sandalyeyi de düzgün yerleştirmek, bazen garsona afiyet olsun demek, servisin ve garsonların davranışlarının eleştirisini yapmak.
Artık bulduğum her yerde uyuyabiliyorum. Bankta, bekleme salonlarında, konuşmamın ortasında koltuğu rahat bulduysam vs. üstelik saatin veya uykulu olup olmamanın bir önemi yok.
Anaokulda çalışınca çocuk istememek. Nenemden kayınvalideme büyük bi istek çemberindeyim.
Herkes "bebeğin olsun da sevelim" derdinde de; o çocuğun sabinin sorumluluğuna hazır hissetmiyorum kardeşim, napayım. Dünyaya gelen bi robot değil ki yapamadığımda pilini çıkarabileyim?!.