okul ceketim vardı masmavi baya büyük almışım içinde kayboluyordum. ilk gün adımızı falan söyleyerek tüm 1. sınıfa geçenlerin sınıfları söylendi. her neyse öğrendim sınıfa girdim en arka sıraya oturdum. o zamandan belliydi, belliymiş benden bir bok olmayacağı.
birkaç arkadaşımlayım. müdür bey'in çıkıp konuşmasını bekliyoruz. sınıfa geçtik, yeni okul, yeni sıra, yeni öğretmenler... değişmeyen bir tek şey müdürün konuşması. 7 yıl geçti adam hala aynı konuşmayı yapıyormuş.
yurtta ,aileden uzaklarda ilk gundur. aksam lise 2lerle muhabbet kurulur. 2-3 oda tek kogusta birlesilerek tassak yapilir. lise 2 ler tum toreye karsi gelip o odadaki lise 1lerle beraber, su yuz boyama sakasini beraber yapmayi kabul eder. iki donemde bir guzel boyanir. ertesi gunlerde bu olay tahmin edilemeyecek boyutlara gelir. ikinci gun gelir gelmez gruplasma baslar. ust donemimizde bizle beraber olanlar hain muamelesi gorur. bizden bir kac arkadas omuz yer( lisede meshurdu bu ) daha sonrasinda okulun ust donemleri ise karisinca icinden cikilmaz bir hal alir nihayetinde tatliya baglanir.
Bir an durdum ve düşündüm ulan 4 yıl burada geçecek,biter mi aykut dedim.aykut da biter dedi.ilkokul ortaokulu hep köyde okumuştum birden ayrılınca oeadan arkadaşlarımı özledim.hiç kimseyi tanımıyordum.keşke zaman geriye alınsa diyordum.şimdi de üni bitiyor.
far gibi parlayan joleli saÇlar, tavuk poposuna dönmüş traş, neden gri olduğunu yıllarca anlayamadığım okul üniforması ile şaşkın şaşkın okul bahÇesinde gezinmiş ve ben ne yapıyorum lan burada?! diye kendime sormuştum.
zordu. bir sonraki sabah başka bir odaya uyanacaktım başka bir pencereden doğacaktı güneş. evden uzaklaşmanın düşüncesi bile korkutucu gelirken tası tarağı toplayıp lisenin yurduna yollanmıştım. kimlerle kalacaktım, ne yiyip ne içecektim., kimlerle arkadaşlık edip kimlerle kavga edecektim. sanırım hayatımda ilk kez o zaman tam idrak ettim çaresizliği. neyse ki acısıyla tatlısıyla geçti o dört yıl hatta o dört yılın üstüne bir 3 yıl daha geçti ama o ilk günün hatırası hala belleğimde ve hep orada kalacak.
12 eylül darbesinden önceydi. 78 yılıydı galiba. çok hareketli günlerdi. hatırlanacak o kadar çok şey vardı ki değil ilk günü lise yıllarını bile doğru düzgün hatırlamıyorum. dur ya boykot yaptıydık galiba. iyi lan bunamamışım daha.
1994 yılıydı sınıfa ilk girdiğimde şok olmuştum çünkü mevcudu benimle beraber 13 kişiydi asıl dumur eden nokta iste sınıf dediğimiz dört duvarlı yapının tuvaletten bozma olmasıydı. tabii mayayı bok çukurundan alınca hayatın seyride boktan oluyor.kanalizasyon borusu gibi bir 20 yıl girmiş götümüze az mı.
önemli not: kanalizasyon borusu demişken bu ülkede hortumlama fiilinin literatüre girdiği yılda yine 1994 yılıdır maalesef. benimle beraber memlekette geri vitese takmış gidiyor.
14 sene önce, aylardan eylül. oktay tanrıöver her zamanki performansını gösterircesine. hazırlıklar ceket giyip gelmiş, eki eki diye dalga geçerdik. ne günlerdi yahu.
2. günü sınıfa gitmiştim birde geç kalmıştım.
ön sırada iki kız vardı arkasında tek oturan bir kız onun arkasında bir barzo onunda arkasında iki barzo vardı işte o 2 barzo nun önındeki tek oturanın da önünde ki kız yana çekildi ve gel dedi.
şimdi düşünününce boktan bir gündü okullar açıldıktan bir hafta sonra okula kayıt olup ancak okulların ikinci haftasında okula başlayabilmiştim tabi bu sırada sınıftakiler birbirleri ile tanışmış sanki kırk yıldır birlikte gibiydi pezevenkler yok onların sınıfı orta okuldayken öyle yaramazmış, yok onlar orta okuldayken böylelermiş, neyse efendim pezevenkler dedim çünkü sınıfta tek bir kız bile yoktu amına koyayım meslek lisesi elektrik bölümünde tabi yüzde ellisini kız beklemiyordum ama en azından bir adet numunelik koyun insanfsızlar. diğer elektrik bölümü sınıfına baktığımda tam tamına üç tane benden yakışıklı kız vardı ama sonuçta kızdı. neyse nerede kalmıştım, okulun ilk günü atelye dersine denk geldim amına koyayım hoca zaten piskopat gibi birşey sınıftakiler desen hepsi yerleşmiş masalara muhabbet ediyorlar, ulan oraya mı otursam buraya mı otursam derken atelyenin en arkasındaki masa da melün melün oturdum kimseden ne bir selam, ne bir sabah hocanın zaten zikinde değil yeni biri gelmiş mi gelmemiş mi, tabi bir süre sonra o atelyenin hep beraber amına koyduk, güldük eğlendik üç yıl bitti gitti, şimdi birini sokakta görsem tanımam hem tanısam ne olacak amına koyayım ben o okul bitsinde hepsinden kurtulayım artık şunların diye az beklemedim.
Gittiğim okulda tanıdığım hiç kimse olmadığı için benim için çok sıkıcıydı . Önceden tanışanlar kendi aralarında sohbet ederken ben sınıfın köşesinde tek başıma oturup kendime " nereden geldim ben bu okula ? " sorusunu soruyordum .
Demokratik bir oylamayla ve açık ara bir oy oranıyla sınıf başkanı seçilmiştim.
haberim yoktu lise ikilerin en yakışıklı çocuğu tarafından ablukaya alınmışım. çıkışta o çocuğa aşık genç kızımız beni dövmek için önüme dikildiğinde anlamıştım durumu. *
daha okul kıyafetlerini almamıştım; kitapları almaya gittiğimde bir hoca kapıdan siktir etmişti okul kıyafetim yok diye o sırada hoca da dışarı çıkıyordu ben de arkasından elimdeki su şişesini fırlattım aramızda 15-20 metrelik bir mesafe vardı arkasını bile dönüp bakmadı bu ne sesi diye.
not: bu entry alkollüyken yazılmıştır bir iki hatayı düzelttim ama başka varsa affola.