yeni alınan her kıyafeti-ayakkabıyı ebesi silkilenene kadar giymek. bu sokak ağzı.
yeni alınan bir kıyafeti-ayakkabıyı eskiyene kadar ara vermeden giymek. beyefendi ağzı.
üşengeç ve dağınık olmak. bu üşengeçlikle nasıl ders çalışıyorum bilinmez, elimdeki bardağı mutfağa götürmeye üşeniyorum o nedenle her yer hemen dağılıyor. bir saat topluyorum, kendi kendime söz veriyorum bir daha dağıtmayacağım diye yine üşengeçlik yüzünden herşey üst üste biniyor. zihnimde dağınık, bir ordan bilgi bir burdan bilgi... gerçi Nietzsche'ye göre bu kötü değilmiş, yaratıcılık için iyiymiş. zihnimizin hangi bilgiyi ne zaman ve nereden öğrendiğini bilmesi kötü bir şeymiş. o zaman farklı bilgileri birleştiremiyormuşuz, yaratıcılık ölüyormuş. belki de o nedenle senaryo yazmakta başarılı oluyorum. zaten hep ressam olmak istemiştim, belkide bendeki yaratıcı dağınıklık ve üşengeçliktir kim bilir. *