Bu kopya konusu açıldığında beni anında hüzünlendiren bir anım aklıma gelir.
Lise 1 deyken sınav öncesi kopya hazırlamak için saatler öncesinden sınıfa gidip, oturduğum sıramın üstünü yarım saat boyunca zımparalayıp sonrada hocanın verdiği tam 70 küsür sınav sorusunu sırayla sıranın üzerine minik minik yazmıştım.
Ve işim bittikten sonra kantine gidip yorgunluk atmak için oralet içmiştim. Çünkü saatlerce sırayı zımparalamak ve tek tek okadar soruyu sıraya yazmak kolay iş değildi.
Neyse sonra bayağı zaman geçti ve zil çaldı. Bütün sınıf sınıfa girip yerlerimize oturduk. Ben çok heyecanlıydım çünkü yazdığım kopyalar sayesinde 100 alıcağıma garanti gözüyle bakıyordum. Hoca sınıfa girdi ve beni beynimden vurulmuşa döndüren o cümleyi kurdu:
Herkes kağıdını kalemini alıp yan sınıfa geçsin.
işte böyle. Sınavdan sıfır aldığımı söylememe gerek yoktur umarım.
En son on 17 yıl önce kopya çekmiştim. Ama o kadar heyecanlıydım ki.
Hiç kopya cekmemistim doğru düzgün. Önümde bir kitap açtım. Ve ben ne yazarsam onu yazan on kişi vardı.
Ben soruların cevaplarini kitaptan yazıyorum. Soruların yerleri mi değişikti öbür grupla farklı miydi. Sınav bitmek üzere bir baktım yanlış kopya çekiyorum. Ve herkeste yanlış yazıyor.
Zaman yok herkes bana kızıyor.
Allah tan folklor dersiydi . Derse giren öğretim görevlisi okulunda müdürüydü. Adam sınav kağıtlarını hiç okumadı. Herkese 90 95 veriyordu. Yoksa tarihte folklor dersinden kalan ilk insanlar olacaktık ahaha.
orta bir de bir sınavda kopya çekerken yakalandım. teneffüste herkes dışarı çıktığında ben sıraya kapaklanıp hüngür hüngür ağlamaya başladım. o sıra bir el saçımı okşadı kafamı kaldırıp elin sahibine baktığımda sınıf arkadaşım sevinç i gördüm. sarılıp teskin etti beni. sevincin o sıcak elini ve şefkatli sarılışını hiç bir zaman utmadım, unutamayacağım.
ilkokul 4. sınıftayken aynı sırada oturduğum arkadaşımdan din dersinde kopya çekip 4 almıştım.
öğretmen dahil herkes şaşırmıştı.
öğretmen bana soru sorarak sınamıştı. ama kopya çektiğimi kanıtlayamadı.
kopya cekmek icin küçuk kağıt hazirlardim. sınava dakikalar kala kağıda bakarım sonra bunu sil biliyorum şu fazla diyerek her defasında kağıdı cöpe atardım .
Kopya, hiçbir zaman, Üç beş puan fazla almak yahut ders geçmek uğruna tenezzül edeceğim bir şey olmadı hayatım boyunca.
Benim bir dersten kalıp bir yıl fazla okumam, kopya çekip not yükselterek bütün listenin ortalamasını oynatmamdan, onca insanın Hakkını yememden yeğdir.
özellikle de kamu iş başvurularında hayati önem arz eden not ortalamalarını bu şekilde değiştirmeye ve onca insanın hayatına etki etmeye değmez.
Lisans hayatım boyunca hiç kopya çekmedim, alttan dersim olmadığı hiç bir dönemim olmadı.
Yüksek lisansta bile alttan dersim vardı.
Üniversitemde ne bütünleme vardı, ne de yaz okulu vardı. Alttan kalan her ders bir yıl sonrasına kalıyordu.
Değdi mi, değdi. Zira vicdanım rahat. Huzurluyum.
Yapamadıysam yapamamışımdır.
Geçemediysem geçememiştir.
Geçiyorsam Adam gibi geçerim.
Kalıyorsam da adam gibi kalırım bedelini öderim. Bu kadar basit.
Koca koca öğrencilerin kopya çekeceğiz diyr öyle şekilden şekile girip utanç verici hallere düşmelerini, ağır laflar duyarak rencide olmalarını aklım almıyor.
Hayata birilerinin hakkıyla başlayacağıma bir sene fazladan okurum, bir sene zorluk çekerim ama bileğimin halkıyla başlarım.
Edebiyat sınavında mihriban kimin eseridir sorusunu google lamış ve mahsun kırmızıgül cevabını almıştım.Hoca telefonu gördü, aldı, baktı, güldü ve geri verdi.
edebiyat dersinden hep kalan biriydim. lise tarihi boyunca edeyattan performans, proje, sözlü notu gibi şişirme notlarla gectim. yanımda oturan keko arkadaşım da edebiyattan hicbir şey bilmezdi. zaten sayısal okuyorduk o gün bugündür edebiyatın ne gereksiz olduğunu düşünürüm. neyse yine bi edebiyat sınavına gireceğiz, arkadaşımla sıraya ne var ne yok yazdık. stabilo muydu neydi o tür kalemlerle sırayı bir edebiyat profösörüne dönüştürdük. hocanın görmemesi icin dua ediyorduk. zil caldı hoca iceri girdi ve kağıtları dağattı. icimizden derin bir ohh cektik. kopyaların gözükmemesi icin elimizden geleni yapıyorduk, kollarımızı geniş geniş acarak sırayı kapatmaya calışıyorduk. hocanın masasının hemen önünde oturuyorduk. ama artık kopya konusunda prof olduğumuz icin hocayı ayakta siliyorduk resmen. gözünün önünde tüm sınıf kopya cekiyordu ama görmüyordu. ya da görüp bir şey yapmıyordu. neyse 5 dk filan oldu, kağıdımdaki tüm sorular sıramda yazıyor. sevincten kahkaha atmamak icin kedimi zor tutuyorum, arkadaşla adeta kopya yarışına girdik ve kağıtlarımızı hunharca doldurmaya calışıyoruz. ilk defa edebiyattan gecebileceğimiz icin şükür namazı kılacağız resmen. ama oda ne ? daha 6. dk dolmadan hoca adeta vahiy almış gibi yanımıza gelip 'kaldır bakayım kolunu' dedi. bende icimden 'haydaa' diyerek kaldırdım ne yapayım. kopyaları görür görmez belamızı okuyup kağıtları aldı eline. ama insaflı hocaymış birimizi sınıfın bi ucuna, diğerimizi bi ucna gönderip duvarın üzeride olun sınavınızı dedi. bildiğiniz kağıtları alıp, sınıfa arkamızı dönüp kağıtları duvara koyup duvarda mal mal kağıda bakmaya başladık. doğrusu ben, kağıdı elimizden alıp kıcımıza tekmeyi vurur diye düşünmüştüm. daha 2 dakika gecmeden hoca diğer sıralara baktı ve tüm sıralarda deli gibi kopya yazılı olduğunu gördü. sevinmiştim. sürü psikolojisi işte ben yakalanmışsan herkesin yakalanmasını isterim. hoca tüm sınıfı alıp bildiğiniz 50 kişilik sınıfı alıp kantinde yaptı sınavı ve ben her zaman ki gibi edebiyattan o yılda kaldım. gelenek bozulmadı.
Tarih sınavındaydık,kağıtlar A lı B liydi (sorular farklı)... Yan sıradaki arkadaşla kitapçıkları değiştirmiştik çocuk değiştirdiğimiz kağıttaki soruları yapamayınca sınavın ortasında kağıdımı tekrar önümden alarak beni zor duruma düşürmüştü...
Anlatsam 20 sayfa sürer be neler neler sadece suratimza elimizi koymamizla butun sorularin a b c d e den hangisi oldugunu anliyorduk. Tek sorun karşidakinin hangi soru olduğunu anlamasiydisiniflar kariştigi için 2 arkadaş anca bi sinifta oluyorduk ya kisik sesle ya elle gosteriyoduk oda suratinda soruyu soyluyordu ilk donem 8 zayif ikinci donem geçer.
Eğer sınavda cam kenarına denk geldiysem pencerenin altına yazardım.hoca gelince de hafif perdeyi çekerdim ki hoca çakmasın diye sonra da Sınav esnasında da pencereden dışarı bakıp ilham gelmesini bekliyorum gibi gözükürdüm ama halbuki kopya çekerdim.
Yine bir gün sınava gircem kopua kâğıtlarını hazırladım sıranın çeşitli yerlerine koydum havada cok sıcak sınavda hersey yolunda giderken hoca camı acin dedi 3 cam açık o anda sınıfa başka bir hoca geldi kapıyı açar açmaz benim kopyalar bir uç etfafa yakalanmadim ama ömrümün yarısı gitti.
Bir keresinde coğrafya yazılısı öncesinde tüm koluma kopya yazmıştım. Ancak gözetmen olarak çok sert bi bayan hoca geldiği için pek bakamamıştım. Aldığım puan 76 idi, ancak bunun sadece 6'sı kopyaydı.
bir öğrencimin kesinlikle aklına kazındığını düşündüğüm bir anı var, anlatayım.
electronic değil de, elektronik dersinde asistanım. çocuklar sınavdayken aralarından biri beni çağırıp bir soru sordu. ben de arkadaki veledin kağıdından kontrol edeyim dedim eksiği gediği var mı acaba diye. kafamı çevirir çevirmez bu kağıdına baktığım çocuğun ufak ufak kağıtlarını gördüm. sonra hemen kapandı o da sıranın üstüne. anlamamış gibi yaptım görmezden geldim. çocuk tir tir titriyo amk sincap gibi. sonra tekrar yerime geçip oturdum.
eeeee madem elimde koz var, kullanayım de mi?
şuan bunu starbucks'tan yazıyorum. hayatımda daha önce hiç girmemiştim bu çocuk sayesinde girebildim amk. kendime ayakkabı falan aldırtıyorum hayat çok eğlenceli.