(bkz: özet geç piç)
Zamanın kum saatini sen değil biriktirdiğin anılar tutar o kadar demiş sevgili Teoman. Yazmayalı aylar oldu ben değiştim insanları kaybettim yine düştüm yine savaştım yine yenildim. ceplerimde hacıyatmazlar.. anladım ki bu hayat nefes al nefes ver demeye indirgenecek kadar basitleştirilebiliyormuş.. sıfır beklenti sonsuz mutlulukmuş.. kimi sevsem bana düşman olurmuş..
Sinek valemi kendi ellerimle –göğüs kafesimi darmaduman edip etrafa can kırıkları dağılma pahasına- kalbimden söküp attıktan sonra kimsenin yokluğu beni yıpratamaz diyordum. Karakterler değişse de roller aynı kalır diyordum. Yanılmışım.. Bir şarkı sadece bir adamı anımsatırmış ve çiviyi çiviyle sökmeye çalışıp yaralarına başka bedenler basarsan mikrop kaparmışsın..
insanın kalbi acır mı doktor? Acıyormuş.. dibe vurduğunu sandığın anda aslında dibin de dibi olduğunu ve fizik kanunları gereği sabit hızla sürekli düştüğünde sonunda belirli bir hissizliğe ulaştığını ve bunun sonunun olmadığını anlıyormuşsun.. biraz daha eğilirsem Mariana çukurundan sigaramı yakabilecekmişim gibi hissediyorum..
Eskiden olsa üzüntüden dünyamın yıkılacağı olayları şu an durup etrafıma bakarak tepkisiz izleyebiliyorum. Değişmişim.. Birçok adam tanıdım şu dünyada bazılarının sureti güzeldi göğüs kafesi bomboştu.. Birçok adam tanıdım şu dünyada her biri ayrı bir dünyaydı her biri bana kattığından fazla çok şey aldı.. Birçok adam tanıdım şu dünyada sevdim belki sevildiğimi düşündüm kırıcı oldum belki onlara ama çokça kırılgandım.. Birçok insan tanıdığım şu boktan yaşlı şişko dünyada insanların bir anlamı olmadığını bize hissettirdiklerine göre onları tanımladığımızı -aşkın olmayana ergi olduğunu – ve onsuz yapamam dediğin insanlardan vazgeçmen gerektiğinde şu hayatta hiçbir şeye imkansız denilemeyeceğini anladım.
Yaşanılan acılar bizi yeter artık dayanamıyorum diyecek kadar soluksuz bıraksa da geçmişe ağlayıp zaman kaybetmek mi yoksa yaralarını kabul edip iyileşmeye bırakıp ayağa kalkmak mı? Sağ ayağımın üstüne düşüp doku zedelenmesi yaşadığım ve ayağa kalkmayı bırak üstüne bile basamadığım bu günlerde bu satırları yazmam ironik olsa da ben ikincisini tercih ediyorum.. Hayat öyle bir yerden vuracak ki kızım sendeleyeceksin insanların seni kaldırmak için tuttuğu ellerin daha dibe ittiğini farkedeceksin. O gün geldiğinde sakın vazgeçme başını dik tut kızım kalk ve savaş.. işte kendi başına ayağa kalktığın zaman bir şeylerin değişeceği o gündür!