yüz yıllık teorimi değiştiriyorum.
kalabalık ya da tenha bir yerde, her insan yalnızdır demiştim.
en yoğun, en gerçek his yani.
ama şimdi bakıyorum da; kimse yalnız değil.
ben yalnızım. öyle işte.
Sanırım geçen yazdığım şiir, düşüncelerimi daha iyi destekler:
Senden habersiz..
Senden izinsiz..
Ne işler çeviriyorum gece vakti;
Bir kulun var yazdıklarımdan bihaber..
Görür mi bir gün olur mu bir gün?
Yanar mı geceleyin aydınlık fener..
Hep böyle kalmasın..
Geçip gitsin bir an önce seneler..
Öleceksem öleyim, kalacaksam kalayım..
Tıpkı bu gece ki gibi;
Kendimi uçan bir halının üzerinde bulayım..
Hayalini kurayım yarenimin;
Fakat iyi değilim bu aralar ..
inatla imkansızın peşinden gitmekte;
imkansızı sevmekteyim..
Bir kağıt parçası gibi tutuşturmaktayım kendimi;
Gençliğimi yakmak üzereyim..
dünyanın en şanslı insanıyım. gerçekten. yeryüzündeki en güzel iki varlığa sahibim. biraz asabiyim sadece. çok çabuk sinirleniyorum. bu huyu bırakamıyorum. hatta bir keresinde arabanın içinde kendimi kaybedip küfür ettim. 14 aylık kızım da beni taklit etti. çok utandım, çok üzüldüm. çok güldüm ama o ayrı *
ayrıca bu nasıl başlık lan. buna izin veriyorlar mı gerçekten?
Dışardan dünyanın en sakin, en iyi huylu, en narin insanı olarak görünsem de değilim. Bir bedende 3-4 kişi yaşıyoruz. Aniden lanet ve aksi olabiliyorum, iki dakika sonra kedi gibi sevimli oluyorum. Karışık kişiliğimin sevdiklerime verdiği zararı düşündükçe, kişiliğimin amk diyorum. Değişmeye çaba gösteriyorum ama dış ve iç dünyamın sıkıntıları yüzünden olduğum noktaya geri dönüyorum..
Burada öğrenciyken yazıyordum. Sonra iş hayatı, kariyer, ilişkiler falan derken tamamen unutmuştum girmeyi. Pandemide bir bakayım dedim ama şifremi hatırlamamıştım. Kısa zaman önce tesadüfen şifremle karşılaştım, girdim, eski entrylerimi cringelere gark olarak okudum resmen. Salak malak ama eski bir tanıdıkla sohbet gibi oldu. Tatlı hissediyorum.
Kişisel tarihime not olarak dursun bu entry de burada.