Yazarların unutamadığı, aklında her daim kalan kitaplardır.
Benim için amin maalouf- doğu'dan uzakta bu kategoridedir.
Hiç unutamadım okuduğum günden beri...
" Sonra oradan savaş geçti. Hiçbir ev, hiçbir hatıra hasarsız kalamadı. Her şey çürüdü: Arkadaşlık, aşk, adanmışlık, akrabalık, inanç, sadakat. Hatta ölüm. Evet, bugün ölüm bile bana kirlenmiş, bozulmuş gibi geliyor. "
"Ölüm döşeğindekilerin affedilmeleri gerektiğinden emin değilim. Her insan ömrü sona ererken sayacı sıfırlamak; bazılarının zulmünü ve açgözlülüğünü, bazılarının da merhamet ve fedakarlığını sahte bir sofulukla kar ve zarar hanelerine kaydedip geçmek fazla basit bir çözüm olurdu. Katiller ve kurbanları, zalimler ve mazlumlar ölüm gelip çattığında eşit ölçüde masum sayılacaklar öyle mi? Her halükarda benim için öyle değil. Benim bakış açıma göre, suçun cezasız kalması da adaletsizlik kadar ahlak bozucudur. Gerçeği söylemek gerekirse, bunlar aynı madalyonun iki yüzüdür."
ilkokulda ağlayarak okudum. Ağlamayı o kadar abarttım ki hıçkıra hıçkıra, zor nefes alana kadar ağladım. Annem noldu diye sordu kitabı anlatırken daha da çok ağladım.
O kibritlerin tek tek sönüşü hala aklımda. Daha ilkokuldaki bebelere neden bu kadar hüzünlü hikaye yazarsınız insafsız mısınız ya.
Orkun Uçar ve Burak Turna'nın beraber yazdıkları; metal fırtına...
Seriye ikisi ayrı ayrı yazarak devam ettiler ama, Birlikte yazdıkları birinci kitabı şiddetle tavsiye ederim dostlar.