yazarların ilkokulda ödev olarak ezberledikleri ve bu zamana kadar akıllarında yer edip unutmadıkları şiirlerdir.
örnekse;
10 kasım
Dört nala uçan bir atlı gibi geçiyor zaman
Nerede o altın başlı komutan
O beyle bey, işçi ile işçi
Nerede o Kocatepe'den girişi
Bir kurşu gibi ileride
izmir'e sancak gibi girişi
Nurlar içinde şimdi o aslan
Tanrı'nın rahmeti üzerine olsun
Atatürk adlı kahraman.
saat 9'u 5 geçe
atam dolma bahçede
gözlerini kapamış
bütün dünya ağlamış.
doktor doktor kalksana
lambaları yaksana
atam elden gidiyor
çaresine baksana.
uzun uzun kavaklar
dökülüyor yapraklar
ben atama doymadım
doysun kara topraklar.
artık nasıl bir ruh haline sahip hocam varsa daha 4. sınıftayız , bu şiiri ezberletmişti.
şiir çok güzel ama 10 yaşındayken bir şey anlamıyor insan kifayetsiz kelimesinden falan.
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
ezberlediğim değil de yazdığım bi tekerleme vardı küçükken;
ekmek, börek, çörek yemek gerek demek için,
ekmek, börek, çörek yemek gerek.
çok acıklı bir çokcukluk dönemi yaşamıştım.
500 kişinin önünde okuduğum şiirdi.
Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım.