Kimi zaman çılgınca, kimi zaman romantik, kimi zamansa olağanüstü şeylerin ortaya çıkmasına vesile olan fedâkârlıklar bütünü diyebiliriz. O zamanlar 17-18 yaş aralığındaydım. Bana bir gün havai fişek gösterisini yakından izlemek istediğini söylemişti laf arasında. Ben de önemsememiş gibi yapıp geçirmiştim konuyu. Ama tam 1 hafta sonra akşam sahilde otururken arkadaşlarımın da yardımıyla ona mükemmel bir görsel şölen yaşatmıştım. Onu hiç bu kadar mutlu görmemiştim. O gün bana sarılışını unutamam. Sonra beni aldattı işte.
dayak yemiştim. öyle 2-3 kişiden değil koca bir sınıf dolusu ( 30+ sayıda ) eleman ortaya alıp eski yeşilçam filmlerindeki gibi döndere döndere dövmüştü. çok fazla hırpalanmamıştım ama sanırım adrenalinden arada 4-5 tane kaptırmıştım karambolden. çıkışta hala ampır ampır "nasıl furdum ama meheheh" şeklinde sırıtıyordum. değdi mi ? değmiştir herhalde ne bileyim çocuk sayılırdık o zaman orta okulda *
Benim ilk aşkım demiyim de ilk kuvvetli hislerim olan kız o ara eurovision'ı kazanan keman çalan dallamaya hayran diye keman çalmayı öğrenmişliğim vardır. Zor zamanlar geçirdik sözlük, salak zamanlar.
Öykülerini okumak... çok güzel gülüyordu. Öykülerine hayrandım ama hiç belli etmedim. Gurur önemli diye düşünüyordum o zamanlar. Sonra değiştim gurur önemli değildir, elini taşın altına sokmalısın dedim. Şimdi yine değiştim maalesef ki gurur önemli. Çünkü insan beyni aptaldır.
lise dönemlerinde okulun hapishane güvenliği seviyesinde ki duvarlarını spiderman gibi aşıp, çıkışta önünü kesip kutularca hediyeyi sunmamdır. (bkz: sundukta hayrını göremedik)