beyazıt'taki lalezar. huzuru aramaya başladığım anlarda kendimi orada buluyorum, nedensiz.
huzuru aramadığımda, aramak istemediğimde, aradığımda bulamamaktan korktuğumda ise, hiç tanımadığım bir adamın boynunun kokusunda huzur.
o kirlenmiş, yalanmış, öpülmüş, bira ve ot karıştırılmış bok çukuru ağzımın kirlettiği o adamın boynu. sadece bir kaç saattir duyulan kokunun, tanınan bir beynin, bir an sonrasında bana huzur vermesi.. o huzuru da başaramadım, ısırıp kanatmak istedim. kanatmak ve sadece benim yapmak. morartmak belki. huzurun bekaretini bozduğum için bir iz bırakmak. huzur o idi. o boyundaki iğrenç kokum ve o adamın ten kokusunun evliliği.
ertesi gün ise yok, huzur yok, ten yok, koku yok. o adam yok. huzuru aramam gerek bulmaktan çok. bulmama ihtimalimi yedirmem gerek beynime, hücrelerime.
tam akşamüstü vakti eminönü-kadıköy vapurunun kıç tarafında oturduğum anı tek geçerim.
hele kadıköy'e yaklaştıkça karşıda galata, beşiktaş, kız kulesi, topkapı sarayı, hava desen zaten biraz kızıl biraz mavi, esen rüzgar. anı bozan tek şey ise sürekli fotoğraf çekme çabası içindeki insanlar. bırakın kardeşim anı ölümsüzleştirmeyi. bırakın rüzgarın koynuna kendinizi anın güzelliğini yaşayın.
kesinlikle memleketim. çıkayım kapının önüne, ceviz ağacının dalına kurduğum hamakta bebeğimi uyutayım, gece olunca gene kapının önünde oturup cırcır böceklerini dinleyeyim. sonra gökyüzüne çevireyim başımı, binlerce yıldız var orada, her gece mutlaka birkaç yıldız kayar, dilek tutayım. memleketimin mis gibi havasını içime çekeyim. herşey çok güzel ama bir de çocukluğuma dönebilsem, anneannem, dedem geri gelseler, kuzenlerimle bahçede çamurdan pasta yapsak gene. ah, çocukluğum. herşey elimi uzatınca ulaşabilecekmiş gibi yakın, ama aynı zamanda da uzay boşluğundaki bir gezegen kadar uzak. neden böyle olmak zorunda, neden hep geçmişe özlem, geçmişle teselli bulmak? sanırım sebebi yaşlanmamız. neyse,herşey hem çok yakın hem çok uzak.
pierre loti.
keşke hayattayken huzuru bulduğum gibi, öldüğümde de oraya gömülüp huzur bulabilsem. ne tuhaf ya huzuru bula bula mezarlıkta bulduk astm.
he bir de yatağım.. ımm vazgeçilmez huzur mekanı. uyu babam uyu, oh ne huzur ama!