sözlük yazarlarının hergün bıkmadan usanmadan kendilerine yönelttikeri sorulardır. bunlar bazen soru değil daha çok kendilerine kızdıkları için kendilerine yönelttikleri sözlerdir.
* bugün kaç çikolata yiyeceksin acaba? *
* daha ne kadar ders çalışmaktan kaçacaksın? *
Bu otobüsler neden inatla geç geliyor? Neden hiç bi zaman durağa gelir gelmez otobüse binemiyorum? Hayatım otobüs beklemekle mi geçecek? Bide şu vizelere ne zaman çalışmaya başlayacaksın tatlım?
cebinde para olmadığı bile bile neden arkadaşlarının ısrarlarını kıramayıp gezmeye, eğlenmeye gidiyorsun ? ben seni zeki sanıyordum ulan harbiden salak salak işler yapıyorsun. şu hayır diyememe huyundan vazgeç amk.
Ders çalışmazsan ne olacağını biliyorsun değil mi? Tekrar sınava hazırlanmak gibi bir çileye katlanamayacağını da biliyorsun? Şu an ders çalışmadığından rakiplerinin senin nasıl elediğinin de farkındasın? Kalk kız ders çalış!
Cevabı olmayan ve kaderin kaçınılmaz cilvesine karşılık çıldırmak üzereyken;
Niye? Niye ya! Neden ben ya? Neden ya? Biri bana bunu açıklasın.
Eve geldiniz, üstünüzü değişip şöyle bir gün yorgunluğu atacak bir şekilde koltuğa oturmuşunuz canınız bir neskafe çekmiş ve gidip kendiniz hazırlamışsınızdır. bir elinizde ağır ağır yudumlama hayaliyle yanıp tutuştuğunuz neskafe, sigara, yumuşak koltuk ve siz.
Oturduğunuz anı beklercesine bir anda sağanak yağmur halinde başlayan Bıdı Bıdılar ve Problem yumakları başımıza dolanmaya başlarken, kişi mal mal bakınıp dururken
karşınızdaki eşiniz umursamazca ve var gücüyle size itina ile problem üretilir saldırı moduyla girişirken;
Kafamızda çakan şimşek soru!
Acaba evlilik kurumu bu kadar gerekli miydi?
Hani diyorum baştan bodoslama atlamak yerine erteleseydim daha iyi mi olurdu?
hani bende kanser filan çıktı ölücem desem?! Vazgeçer miydi?