Bazı rüyalar'dan farklı olarak sanki gerçekten yaşanmış gibi ve 2-3 saat sürmesidir.
kız arkadaşımla şehiriçi otobüste bir yere yolculuk yapıyoruz ve sonra birden trafik tıkanıyor. milletin kafası filmlerdeki gibi aslan görmüş ceylan gibi kalkıp sağa sola bakıyor...
insanlar artık dayanmaz bir hale geldiği sırada dışardan sirenler gelmeye başlıyor. ben de sağa sola bakarken birden otobüsün yanından özel tim asker/polis grubu rap rap geçiyor. ciddi ciddi rap rap yani... o postalların yere vuruş sesi hala kulaklarımda.
insanlar hala ne olduğunu anlayamamakta.. şoföre baskı yapıp radyo açmasını söylüyoruz radyoyu açıyor ama hiç bir kanal çekmiyor... büyün istasyonlarda sürekli bir biiip sesi.. ancak bi kanalda bozuk cızırtılı bir ses işitiyoruz. şoför kanalı iyice ayarlıyor ve şöyle cümleler: "ozmaighs şahiks no pokighs" gibi... fransiz bir dilber amatör cızırtılı bir kayıtla bir şeyler fısıldıyor. ama anlamıyoruz...
rap rap postal seslerinin ardından polis otobüsleri, askeri araçlar, helikopterler kuyruğun önüne doğru son gaz sirenlerle gidiyor. biz de standart bir türk olarak meraktan ölüyoruz...
buraya kadar her şey heyecanlı bir sinema filminin başlangıç sahneleri gibi.. ama buradan ötesi tamamen absürt bir komediden öteye geçemez... lütfen okumaya devam edin...
bizim şoför bizim meraklı türk yapımızın karesini alarak seri bir şekilde direksiyonu sağa kırıyor ve emniyet şeridinden olayın merkezine doğru gaza basıyor.. otobüste kimileri dur gitme ne olduğunu bilmiyoruz diyor. ama rüyanın yönetmeni ve senaristi benim bilinçaltım. kim ipler figuran yolcuyu.. içten içe şoföre daha hızlı diyorum....
meydan gibi bir yere geliyoruz insanlar bi taraflara kaçışıyor. ortada kan yok, silah yok, patlama yok... neyin tatavası lan bu acaba derken birden kız arkadaşımla kendimi olayın ortasında meydanda buluyoruz herkes gibi bizde bi yerlere koşuyoruz. bi kafeye geliyoruz orada hayat gayet normal. hiç bir şey olmamış gibi kendime bir çay söylüyorum. ne olduğunu anlamak için hemen anneme bağlanıyorum...
+alo, anne ne oluyor?
-ne gibi ne oluyor oğlum?
+mynet bu konu hakkında ne yazmış? (cümleyi kes yalnız)
-şu an bakıyorum bir şey yok.. basını susturuyorlar sanırım. kendine çok dikkat et...
telefonu kapattıktan sonra kız arkadaşımı kolundan tutup koşmaya başlıyoruz yine deli dana gibi ve bir gariplik seziyorum.. etrafra bir sürü çekik gözlü ve kısa boylu köse insanlar var... bazılarının saçları da yok. birden kız arkadaşımla gözgöze geliyoruz ve içimden diyorum ki "aha tamam birazdan ne döndüğünü anlayacağız"
karşı taraftan birisi üzerime koşuyor duuuur diye bağırıyorum ve duruyor. diyalog şöyle;
+siz kimsiniz? ne oluyor burada?
-biz ozmo tarikatıyız. hepiniz bu tarikata katılacaksınız!
+ozmo tarikatı nedir ya?
-biz insanların isimlerini değiştiriyoruz!
+nasıl yani? bu mu olay?
-evet ismini çabuk değiştir!
hani şimdi komik geliyor ama rüyamda altıma işiyecektim..
soruyorum tekrar;
+nasıl bir isim olcak abi?
-x, y, z olabilir... (tam hatırlamıyorum ama latinceye benzer garip 3 şey söyledi)
+bizi bırakın.. sizinle bir derdimiz yok. lütfen...
ben olaydan sıyrılmaya çalışırken bi çekik gözlü daha olaya dahil oldu... kaldırımın ortasında 4 kişi olduk.. ben sevgilim ve ozmo 1, ozmo 2.
ozmo 2 biraz insan evladı çıktı bize yardımcı olmaya çalıştı. diyalog şöyle sürdü:
ozmo 2: ne oluyor burda?
ben: biz ismimizi değiştirmek istemiyoruz bizi lütfen bırakın!
ozmo 1: hayır! size 3 isim verdim. çabuk 2 tanesini seçiyorsunuz...
ozmo 2'den allah razı olsun.. ozmo 1'i yola getirdi biraz:
ozmo 2: insanları rahat bırak. biz kimseye zorla bir şey yaptıramayız. inanışımız gereği bize isteyerek katılmalılar.
ben: biz istemiyoruz gerçekten.
ozmo 1: hayır ozmo 2 bunları istiyorum!
ozmo 2: senin öyle bir lüksün yok! sen tarikata ne verdin ki böyle bir karar alabiliyorsun?
ozmo 1: sen ne dediğini sanıyorsun? ben bu tarikat için ismimi, yüzümü, gözlerimi değiştirdim. sadece ben de değil, tüm aileme yeni isimler verdim. şimdi çıkıp bana ne yaptın deme sakın!
ben: neyse beyler biz gidiyoruz.
onlar öyle tartışıp ozmo tarikatıne neler kattıklarını sorgularken biz el ele güneşin batışına doğru sevinçli gidiyorduk.