yazarların hayatlarında çıktığı en elit seviye

    1.
  1. Bir keresinde çöpten adidas ayakkabı bulup giymiştim.
    28 ...
  2. 29.
  3. bir telefon jelatinine 70 tl verdiğim seviyedir. elitlikle kerizlik arasındaki ince çizgiyi pek kestirememişim o gün.
    14 ...
  4. 5.
  5. karabiber değirmeni kullanmak.bu iyi.
    14 ...
  6. 2.
  7. Maç izlmeyi elitlik sananlar var. Benim için son okuduğum kitapla birlikte olusan bilgi ve tecrübe seviyem çıktığım en elit seviye.
    15 ...
  8. 86.
  9. "yumurtanız nasıl olsun hanımefendi?" diye sorulmuştu.
    Heyecandan cevap verememiştim.
    13 ...
  10. 22.
  11. babam denizcilik işletmelerinde çalışıyordu. babam emekli olmadan önce benimde yaşım küçüktü tabii. karaköy limanına büyük titanic vari turist gemisi yanaşmıştı. o sırada babam beni de iş yerine götürmüş, gemi çalışanlarına çaba ve iknasıyla aslında içini gezmek ve çıkmak yasak olan geminin içinde 2 saat kadar falan zaman geçirmiştim. bayağı da lüks gemiydi yani sıradan falan değildi. ondan sonra da uzun bir süre elitlik yüzü göremedim zaten.
    12 ...
  12. 49.
  13. Tüm fakültenin ortak aldığı bir derste profesörün 7 sene önce konferansta beni görüp hiç unutmadığını söylemesi.
    11 ...
  14. 16.
  15. lise birde okurken çakma adidas ımın iç cebi yırtılmıştı beden dersinde, ben de derse girmeden hemen dikmeye çalışırken bir veli gördü.
    -ayy canım sizin durumunuz bu kadar düşük mü,çocuğum için sınıf değişikliği istiyorum demişti. benim cevabım şöyle oldu;
    -annem " ne olursan ol kim olursan ol, kendini kimseye muhtaç etme. durumunu sen de iyileştirebilirsin eğer bunu yeterince istersen" demişti. ben kendimi kimseye muhtaç etmiyorum ama sanırım siz okul müdürüne muhtaçsınız dedim. kadın o zamandan beri hâlâ arar sorar.
    Onca okullar doldurduk falan filan ama kendimi hiç bu kadar elit hissetmedim şimdiye kadar.
    10 ...
  16. 25.
  17. Lahey belediye başkanıyla aynı kürsüde konusma yapmıştım.

    Hey gidi günler hey.
    8 ...
  18. 93.
  19. Masada 3 farklı boy çatal ve bıçak vardı. Suyu kadehte servis ediyorlardı. O tuzluk ve karabiberliğin boyunu gördüğümde anlamalıydım zaten! Aman dedim n'oluyor böyle, hesabı geçirmeseler bari. Neyse biraz elitlikten zarar gelmez dedim, et söyledim. "Etiniz az mı yoksa çok mu pişmiş olsun?" sorusuyla bir çağ kapandı bir çağ açıldı! "onu et bilir, ona soralım" demekle dememek arasında kaldım. Etin ortamda bir ağırlığı var sonuçta! Sonra şarap sordu, dedim merlot olsun. Nasıl coşmuşsam artık... Neyse sonra şef geldi, "yemeği nasıl buldunuz" dedi. Ben o kısımda bayılmışım, gerisini hatırlamıyorum.
    8 ...
© 2025 uludağ sözlük