Babamin gomulmeden onceki son defa tabutu acip yuzune baktigim an unutamiyorum hep o son goruntusuyle aklima geliyo sag gozu mosmor kafasi yarali agladim gozyasim gozunun uzerine damladi hic unutamam.....
ilkokul beşinci sınıfta idim.
O zamanlar okulun öğretmenler arasında en meşhur öğrencisiydim çünkü babamın kitaplarını hatmederek köylük yerde genel kültürüm ile fazlasıyla prim yapmıştım.
Neyse bana bir alt sınıfın (şube yoktu köy okulu olduğu için 1/a , 2/a diye gidiyordu ) öğrencilerinden bir tanesini çağırmam söylenmişti. Kimin söylediğini net hatırlamıyorum. Sınıfa girdiğimde konu "ilçe " nedir sorunsalı idi ve o sınıfın hocası beni tanımıyordu. Ben içeri girer girmez bana "ilçe nedir " diye soruverdi. Ardından sınıf "ben, ben , ben " diye çıldırıyordu. Beş dakika önce hocadan duymuşlar geri satacaklar işte. Dördüncü sınıfta hocalarla hinduizm, budizm muhabbeti yapan insanım ama o an nutkum tutuldu. Sebebi de hocanın bana soruyu sorması ile sınıfın o hareketinin arkasında yatan şeyin aslında ilçe denen şeyin ilçe olmadığını düşündürmesiydi. Yani hoca çok bilinen bir yanlışı sanki düzeltti de sınıf kendini cool sandı beni ezecek diye düşündüm. Haliyle köyden büyük ilden küçük dersem rezil olacağım sandım. Sustum ve hoca sınıftan birini kaldırdı. Çocuk " köyden büyük ilden küçük " demesin mi ? Nasıl bocaladım o an. Okuldaki meşhurluğum , coolluğum kalmadı. Ezildim bittim arkadaş. Hocam ben bunu zaten biliyordum ama siz öyle deyince başka bir şey sandım da diyemedim. Diyemedim ulan lanet olsun. Hâlâ içimde sızıdır bu.
Kucuk bır cocugun gozyaslarının suzuldugu an bahsı gecen cocuk arkadasımın yıgenı o kadar kucuk goruyorlar kı cocugu bu konuda arkadasımı sureklı elestırdım.Babasının basarısızlıgı bu cocuga yuklenmemelı o da ıstemezdı kımsenın elıne bakıp al soz ısıtmeyı lakın aıleyı ınsanlar secemıyor.Babasından konu acıldı yıne elestırıyorlar bu sefer babasından oturu yarın bır gun bununda olacagı bu dıyıp alaycı bır tavırla cocuga yuklendıler .O cıocugun o an kı gozyasları serzenıslerını hıcbır zaman unutamam.
Bir gün kapı vuruldu bir kız girdi içeri '' pardon burda sataj yapcakmışım ben...''
Afalladım içim titredi sonra birde baktım ki hayatımda olmayan bir melek var karşımda...Önce konuşamadım sadece baktım...Sonsuz bir gök mavisine bakar gibi sanki gökkuşağını izler gibi sadece bakakaldım...tarih 5 temmuzdu.Kendime geldim ''tabi'' diyebildim.utangaçtı gözlerini kaçırdın benden yere baktı ve ellerinde tuttuğu dosya ıslaktı...Terlemişti pamuk elleri...O anlamıştım hayatımın anlam kazandığını.Birden sevdim ansızın sevdim.masamdan kalkamadım,ayaklarımda güç kalmamıştı vücudum sadece kalbimi çalıştırabiliyordu...Günler günleri kovaladı ağustos ayında konuşabildik seninle....karşı odalarda olmamıza rağmen günaydında öte bir laf etmedik.ikimizde çok sevmiştik bu her halimizden belliydi...bir gün kısacık bir mesaj geldi senden.sonra telefonunu istedim olur ama konuşamam ki utanırım dedin.o zaman anladım ki doğru karar vermişim...geceleri mesajlaştık hep tam 8 gün boyunca konuşmadık sadece mesajlaştık...aklımın odaları sende doldu diye yazdım ben,sen ben de seni seviyorum dedin.buluşmaya karar verdik daha sesini duymamıştım telefonda.sonra hemen aradım...o kadar masum bir ses geldiki kulağıma afalladım tanrım ben cennetten bir huri ile mi konuşuyorum dedim.Ve sesine taptım...mesaiden sonra buluştuk sanki yüzyıllardır tanıyordum seni hiç yadırgamadım seninle bişeyler yemeyi sonra elini tuttum.ikimizinde eli terlemişti.utandık,benim kıpkırmızı oldum yüzüne bakamadım sende benim gibiydin başın önde ve saçların kapamıştı yüzünü...gördüm tek şey bir melek gibi beyaz gömleğin ve ipek saçların ve pamuksu tenin.konuştuk birbirimize bakamadık hiç...yarın iş yerinde görüşcez mi dedim, tabi ki dedin.hemen içime bir huzur doldu artık tamam dedim ve o gün başladım seninle gurur duymaya.Sonra heran seni görmek istedi gözlerim.ve sesini duymak istedi kulaklarım...sen benim vazgeçilmezim oldun.tandıkça daha çok sevdim...gün geçtikçe daha çok aşık oldum sana...sen benim byeaz meleğimdin.bana inandın bana bağlandın...ben seni allah gibi sevdim...ben seni annenden daha çok sevdim...Sesini duymak nekadar güzeldi sanki gözlerimde gözlerin ellerimde ellerin var gibi...sanki suya bakar gibiydim sen gülünce...ben sende hayat bulmuşken sen şimdi nerelerdesin...20 haziran 2010 iş yerimde senin olmadığın bir dünyada tek başımayım.N çok istemiştim böyle bir işi,keşke seninle olsaydım da işsiz kalksaydım...
ankara dan istanbul a beş parasız döndüğüm an. annemin suratındaki dehşet ifadesi. babamın neden söylemedin bakışları. son paramı otobüse verip eve dönecek dolmuş param vardı diye kendimi savunmam.
çocukken argıncık ekmek fabrikasında ekmekler ucuz çıkardı gramaj olarak düşüktü ama fiyatı çok iyiydi ucuz olması ondan feyz almamızı sağlıyor adeta bizi kendine çekiyordu . zira 10 yaşında birini sabah 6 da kimse yataktan kaldıramaz velhasıl ekmek kuyruğunda önümdeki adam bıçaklanmıştı elimde ekmek poşetim , adamın damlayan kanları , avucumun arasına sıkıştırdım ikibinbeşyüz liraları unutamıyorum . o an .
ulan ben küçükken bir kadın vardı. neyse işte sevgili sözlük, o teyze bize ne zaman gelse ellerimi alır, işaret ve başparmağıyla derimi kaldırır "cincik cincik makarna" mı ne onun gibi bi tekerleme söylerdi. ilk başlarda çok hoşuma gitmişti o oyun. sonra bir baktım ellerim mosmor. kadının tırnakları çok uzundu canımı acıtıyodu lan. zorla yaptırırdı geldiği zamanda. hayır anlamadığım 50 yaşındaki teyze zevk alıyordu lan o tekerlemeden. çok ilginç valla. unutmam bunu ben. *
uludağ sözlük yazarlarının hayatının her hangi bir gününde hiç beklenmedik bir anda gülmesini yada tebessüm etmesini sağlayan gelişmelerdir. *
mesela ben internetten bişey indirirken indirme hızı 11 kb/sn iken (güya sınırsız) bir anda 149 kb/sn ye fırlaması... *