Küçltüyor küçültüyor ve önemsemeyinceye kadar devam ediyorum. Gamsız da sayılabilirim aslında. Sorunlar üst üste yığıldığında tek gereken sator rotas karesidir bana. Kendi kendime "sıkkın bıkkın üzgün yorgun da olsam yaşıyorum işte" diye haklı isyanımı belirtiyorum. Demeye kalmadan alıyor beni bir gülme. O gülümsemede kulaklarıma uzanan ağzım bir yandan omuzlanıyor dertleri. En fazla nolur diye son gazı da veriyorum kendi kendime. O sırada olan oluyor. Ya iyi oluyor ya da kaçınılmaz olan. Kötü de olsa olanca kötülüğün üstüne bir de psikolojim yük olmuyor bana
insanlarla olanlar için vakit kaybetmeden direkt gidip yüzleşerek, diğerleri için ise Zamana bırakıyorum. Art niyetli bir insan olmadığım için kendiliğinden düzeliyor çoğu zaman.
Evreleri var.
1.Evre: Sorun üstünde kafa yorup tek başıma çözmeye çalışır, çıkış yolları ararım.
2.Evre: Çıkış yolu bulamam ve kafama takar, dert edinir, sinir olur, bazen sinirden ağlarım.
3.evre: artık dayanamayıp yakın gördüğüm 2 3 insana anlatır çözüm bulmaları için yardım isterim.
4.evre: bir sürü çözüm yolu önerirler. hiçbirini beğenmem ama tamam derim.
5.evre: sorunuma asla çözüm bulamam. içime atar, arada kafama takarak üzülürüm ve onunla yaşamayı öğrenirim.
Allaha şükür çözülemeyecek sorunlarım olmadı ama fazla kafaya takmayıp, sakin sakin düşünüp bir yolunu bulmak için beyin fırtınası ile çözüyorum.
Herşey kendinizde bitiyor.
Derdin olduğunda, akıl verenin çok olur.
Dinleme.
Çözmüyorum. Her şey kendiliğinden olacağına varıyor zaten. Çünkü; "Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir."
Kaos teorisine selamlar olsun.
Kelebek etkisi, seni de unutmadım.
Sorunların değerini doğru tespit ediyorum. Kendimden daha önemli bir şey olmadığını merkeze koydum onun etrafında dönüyorum. Kastettiğim bencil olduğum değil aksine kendime faydam yoksa kimseye faydam olmadığı.