cumartesi golf oynayacağız arkadaşlarla. pazar ise kenya'da bir safari yaparım heralde. pazar akşam yemeğini ise paris'te yemeyi düşünüyorum. "vedat milör'le beraber".
edit: eksilemişler. bunun bir espri olduğunu anlamayan mallar var anlaşılan.
Hocaların bir günde 100 sayfa işlemesinden mütevellit ders kitaplarını okumak, Thales'ten Platon'a Yunan Felsefesi adlı kitabı bir günde bitirip hemen Martin Eden'e başlamak, sahaflara gitmek, diksiyon kursuna gitmek, Casablanca filmini izlemek ve alışveriş yapmak -arkadaş zoruyla-. Bu hafta tüm yapacaklarım neredeyse kitap üzerineymiş, onu fark ettim.
programlanmış gibi erken kalkmak, televizyonu açıp kanallarda gezinmek ama izlenilcek birşey bulamamak, dışarı çıkmak güzel bir sahil kenarında yürüyüş iyi gelecektir. şarkılar dinlemek kafayı rahatlatacak ama bir sünre sıkıcak vazgeçiceğim. mizah dergisi veya kitap okumak daha iyi olucak sonra onuda bırakıp eve dönmeye karar verilcek akşam saatleri olmuştur zaten. yemek yiyip kağıtlara birşeyler karalamak,şiirler yazmak olucaktır ondan sonrada güzel bir uyku.
hafta içiyle haftasonu arasında fark eden bir gün yok her günün birbirinden sıkıcı olduğunu düşünürsek. bugün günlerde ne diye soracak kadar günlerle de ilgilenmiyorum.