yaşadığım boktan bir rüya ile uyandım ve tavanı izleyerek ne kadar saçma olduğunu sorguladım.yeni bir rüya için tekrar yattım amk.
sabah yine kalktığımda rüyanın ne kadar mantıksız olduğuna güldüm.
En son gördüğüm ilginç rüyada duş alıyordum. Duş almak normal de rüyamda kafamı yukarı bir kaldırıyordum her yer bina ve gece yarısı. Ben çırılçıplak...
Utancımdan yerin dibine giriyordum.
Bu arada rüyamda kendimi çıplak gördüğümde mutlaka başıma çok kötü bir şey geliyor 5 - 6 ay içerisinde.
normalde görmediğim, tanımadığım iki kişiyi görmüştüm. bir gecekondudan bir kız içeri giriyor ve evde annesi var. kızın uzun dalgalı saçları vardı annesi de başörtülüydü. kadın evde piyano çalıyor, bir yandan da ağlıyor. bir şeyler de söylemişti ama şu an hatırlamıyorum.
okuduğum kitabı rüyamda görmüştüm. sonradan okul kütüphanesi olduğunu anladığım yere gidiyorum ve okuduğum kitabı oradan alıyorum. (orada gerçektekinden daha kalın, 238 sayfa olduğunu görüyorum.)
bir sınıfa giriyorum ve lisedeki hocamı görüyorum, sınıf tahtasının üzerine siyah ciltli devasa bir kitabı açarak koymuş, ders anlatıyordu.
normalde pek sık rüya gören biri değilim ama ertesi gün de kendimi ve bazı ortaokul arkadaşlarımı, yetişkin halimizle ortaokul sıralarında otururken fen hocasının karşısında gördüm.
orada bulunma sebebimiz, dersleri geçememiş olmamızmış. *
pek ilginç rüya görmem ama yinede bu başlığa yazacağım. çünkü ben rüyalarımın farkında oluyorum genelde. o da şöyle vuku buluyor. mesela yüksekten atlıyorum. sonra koşarak kaçmaya başlıyorum. ajan mıyım neyim? ne halt ettiğimi bilmiyorum. herneyse koşarken şöyle diyorum. nereye doğru koşuyorum ben? biraz da şuraya doğru koşayım diye. haha. buna hep şaşırıyorum. ama bunu yaptıktan sonra o rüya bitiyor. bilincim rüyaya hükmedince rüya falan kalmıyorsa demek ki. bu da böyle bir düşünüşümdür.
Pencereden baktığımda ortalığın inlediğini, türlü hayvanların panik halinde kaçıştığını (aralarında sadece köpekler olduğunu hatırlıyorum diğerlerini hatırlamıyorum) görüyorum.
En sonunda da peşlerinde bir aslanın olduğunu ve onları kovaladığını görüyorum.
Ortalık durulduktan sonra evden çıkmışım. (Gerçek evimde değilim ama yine Bir apartman dairesindeyim ve farklı olarak koridor şeklinde bir girişi var.) Dişarı çıktığımda kaçan sadece bir köpek görüyorum ve aslanla karşılaşabileceğimi düşünüp korkup eve geri dönüyorum.
Dün gece hekim olarak çalıştığım hastaneden, diş polikliğinden yani, virüs kapmış ve tüm aileme bulaştırmış olduğumu gördüğüm bir rüya gördüm. Kalbim sıkışarak uyandım, bu çok zor bir yükümlülük. Sağlık çalışanları, asıl risk grubunun bir de bu sorumluluğu var, ne acı.
Pek rüya gören ya da gördüğü rüyayı hatırlayan bir insan değilim fakat gece uyumadan evvel çalıştığım dersler, okuduğum kitaplar veya izlediğim filmler çok sık rüyama girer.
Latince sınavına hazırlanıyorumdur; latince rüya görürüm.
Öğrenme psikolojisi çalışıyorumdur; rüyamda pavlov’un iti kovalar küçük albert’in çığlıkları kulağımdan gitmez beyaz tavşanlar elimi ısırır.
Varoluşsal sancılar çekerim; heidegger rüyama girer.
Çok fazla film izlemişimdir; gördüğüm rüya bile alt yazılıdır.
Bu virüs belası bilinçaltımı nasıl etkilediyse birkaç gün önce alışveriş merkezinde zombilerden kaçarken gördüm kendimi. En son helikoptere atlayıp kaçtım, sonra onları yok etmek için geri döndüm. Çok güzel detaylar vardı rüyamda ancak belki bir gün film senaryosu ya da kitap yazarım diye anlatmıyorum burada.
Normal de çok nadir rüya görürüm gördüğüm rüyalar da saçma sapan ve mantıksız olduğu için rüya görmeyi de sevmiyorum. Son bir harika rüyalar görüyorum. Resmen film tadında ve zerre mantıksızlık yok. Hatta uyanıp tekrar uyuyunca kaldığım yerden devam ediyorum.
Annem ve ben (geçen yıl genç yaşta hastalıktan yaşamını yitiren) komşumuzun evindeyiz. Bir de üst komşusu var.
Annem biber dolması yapıp getirmiş, koltuğun altına koyuyor. Yanına da siyah ağır çantasını koyuyor. Üst komşu "koyalım da yiyelim." Diyor.
Ve de sürekli kenan isimli birinden konuşuyorlar ve merhum komşumuzun akrabası olduğunu biliyoruz. Ama ismi geçiyor, kendi ortada yok. (Normalde kenan isimli bir tanıdığımız var ve komşularla alakası yok, o da içkicinin biri.)
Evden çıkacakken annem çantasını alıyor fakat içine baktığında içine sidikli bebek bezi doldurulmuş olduğunu görüyor.
Annem "paralarımın hepsi çalınmış." Diye bağırmaya ağlamaya başlıyor. Ölen komşumuzun eşi "kenan almıştır." Diyor.
Annem "bir telefon açın söyleyin." Diye feryat ediyor.
O da "ne yapabilirim ben, hırsız telefonu açar mı." Diyor.
Annem dövünüyor, feryat ediyor.
Normalde çok rüya gören biri değilim; böyle teferruatlı bir rüya görmem de bir ilk oldu.
Şeytanımsı vahşi bi yaratık kovalıyor elinde sopa boğuşuyoruz elindeki sopayı kırıp saplıyorum bu sefer dahada güçleniyor kaçarken sesime uyanıyorum.epey ter döktük.
gecenin bir vakti tanıdık olmayan bir evdeyim. bir odanın kapısını açıyorum. oda loş güler duman ve kibariye yatakta birbirini dilliyor. bana gel gel diyorlardı. aman tanrım didim uyandım.