forvet arkası. ayrıca küçükken penaltı atışlarında kaleye geçip iki penaltı atılmasına vesile olmakta en başlıca görevlerimdendi. ikisini birden kurtardığımı hatırlamıyorum.
kulüp hayatımda ilk ofansif orta saha olarak başladım. ligde ilk 5 maçta bu pozisyonda 2 gol 4 asistim vardı. ancak takımda sol ayaklı futbolcu sıkıntısından dolayı kendimi bir anda sol bekte buldum. sol ayaklıların malum kaderidir bu maalesef.
arkadaş ben bu türkiyedeki sol bek sıkıntısını anlamıyorum. bugüne kadar mahallede olsun, lisede olsun, üniversitede olsun nerede olursa olsun maç yaptığımızda takımda sol ayaklı adamdan geçilmiyor. zaten oynamayı bilmeyeni bek yapıyorlar. iki tane sol ayaklı kötü oyuncu olunca bu sefer sağ bek kalıyor bendenize.
bir kere sol bek oynasam forvete kadar yürürdüm aslında ama şans vermiyorlar işte. yoksa büyük yetenek var bende. türk futbolu kaybetti.
kendimi bildim bileli hep forvet oynarim boy avantajimdan dolayi pivot santrafor görevi ile daha yararli oluyorum.. ha bide Karim Benzema ya cok benzetiliyorum hem oyun hemde tip itibarı ile.
solak olmama rağmen her zaman sol açık oynamaktan nefret etmişimdir. amatör olarak futbol oynadığım ilk dönemlerde de sırf solağım diye sol açık oynatılıyordum. zaten yerli teknik direktörler sol ayaklı futbolcuyu bulunca ya sol bek ya da sol açık oynatır. hoca bu adam solak diye sağda ya da göbekte oynayamaz mı yani? neyse ki sonradan kendimi gösterdim de forvet arkası oynadım. şimdilerde de halısahada serbest oynuyorum. göbekte top alırım sürekli, oyun kurarım, arkadaşlarıma uygun pozisyon hazırlarım. 3'lü orta saha dizilimine pek uygun olduğumu düşünmüyorum ama 4-2-3-1'de amc, 4-3-3'te rw ya da cf gibi pozisyonlarda oynamaktan çok zevk alırdım doğrusu.