sözlük yazarlarının evde (yakın çevresinde) hala kullandıkları kendi yörelerine ait sözcükler, ifadelerdir.
dilimize sosyal paylaşım siteleriyle olsun, özentilik sevdası yüzünden olsun yabancı dillerden zorla girmiş kelimeler yerine, kendi kültürümüze ait olan, olmasa da senelerdir söylenegelmiş ve neredeyse türkçeleşmiş kelimeleri, söz gruplarını, bir sözcüğün söyleniş biçimini bilmemiz daha yararlı olacaktır...
bir de listeyi daha önceden kontrol ettiğimde -hatta siz de ettiğinizde göreceksiniz- bu kelimeler "yöresel" değil. çünkü bunu karadenizli -mesela ben- biliyorsa bir egeli de biliyor. o zaman yöresellik bunun neresinde?
-mada: en genel haliyle istek. mesela "oraya gitmeyi madam almıya (canım oraya gitmek istemiyor)" gibi.
-bıldır: geçen yıl bu zamanlarda
-endüğün: dünden önceki gün
-feslek: bezelye
-tevek: üzüm yaprağı
-mırık: kiraz domates
-goma: "koyma" demenin değişik biçimi. aynı zamanda: (bkz: goma)
-varvi: haydi
-bazı fiilerde "r"leri yutarız. "vermedi" yerine "vemedi" gibi.
-sitil: küçük kova. yoğurt kovaları buna örnektir.
-alaf: alev
-çıkı: küçük bohça
-ellê/ellêm (o son "e" uzatılıyor): galiba
-çökmek: havlamak anlamına da geliyor.
-pıtırak gibi: nicelik belirtir. "çok" anlamındadır.
-emme: hala
-baykuş/bayguş kalasıca: bir beddua, tahmin edebildiğiniz gibi. "lanetli, uğursuz kalasıca"dır tabiri.
-biyo da: bu sefer de.
-gavsası dar olmak: morali bozuk, canı sıkkın olmak. "bi' gavsam dar..."
-götü: götür (bazı fiilerde "r"leri yutarız)
-getü: getir.
-kez: köşe. "kafamı masanın kezine çarptımç." gibi.
-pakla: fasülye