Yanına gelmeden saatlerce konuşup planlar yapardık, ankaradan uçağa binipte yanına gelene kadar trafik tıkalı mı acaba diye navigasyon açardım, ta ki seni karşımda görüp de kokunu ölesiye içime çekene kadar geçmezdi heyecanım, özlemim. En çok neyi mi özledim, gözlerinin mavisini, ömrüme ömür katan kokunu..
Eski beni özledim. En boktan durumda bile her şeyle alay edip siklemiyormuş gibi yapan beni özledim. Hem kendimi hem de diğerlerini kandırıyordum ve iyi de hissediyordum. Bir şekilde kendimi mutlu edebiliyordum. Şimdiyse bitmek bilmeyen, bir türlü kurtulamadığım bir depresyonun içerisindeyim. Sadece eskisi gibi iyi hissedebilmek istiyorum. Çok bir şey değil, yeni bir şey de değil sadece eskisi gibi iyi olabilmek. Hepsi bu. Ne kadar çabalasam da olmuyor. Bir insanı hiç mi bir şey heyecanlandırmaz, hiç mi bir şey heveslendirmez, mutlu etmez lan? Yok amk hisleri sadece üzüntüye odaklı ot gibi yaşayıp giden bir canlıya dönüştüm. Kurtulamıyorum, kaçamıyorum.
bu çirkef şirk içinde ibrahimi özledim zulüm dünyayı sardı her tarafta bir calut. calutlara son veren davutları özledim hak uruna can veren calutlara son veren habilleri özledim.
Karantinaya girerken hiç düşünmediğim tek şey. Bahar hiç gelmeyecek, hava hiç ısınmayacak gibi geliyordu ve şu an yazlık pijamalar içindeyim. Hiç güzel olmadı bu.