bugün

migros sanal marketten efes 5lt fıçı bira getirtmek.
türkiye özgür bir ülkeyken sık sık yapardım.
Okulu mu çok özledim ben. Üniversite mi yurdu mu her şeyi çok özledim.
Yanına gelmeden saatlerce konuşup planlar yapardık, ankaradan uçağa binipte yanına gelene kadar trafik tıkalı mı acaba diye navigasyon açardım, ta ki seni karşımda görüp de kokunu ölesiye içime çekene kadar geçmezdi heyecanım, özlemim. En çok neyi mi özledim, gözlerinin mavisini, ömrüme ömür katan kokunu..
Oğullarım..
sorumluluklarım olmadan yaşamayı.
euro'nun 3 ve dolar'ın 2 tl olması.
daha ne özleyebilirim ?
Özlediğim bir şey bile olmaması olayını ne yapmalı peki.
Sevdiğim bir insanı görünce samimice sarılmak.

Covid mevzusu çıktı...
Yalnızca yağmurları özlediğim çocukluk günlerim... simdilerde dünü bile özlüyorum.
Çocukluğum tabiki,ilk aşkımı.rahmetli babamı,dayımı teyzelerimi.
Anneannemi, annemi, teyzemi, benjiyi ve kardesimle ayni evde kah kavgali kah kahkahalarla gecirdigimiz gunleri.
Çocukluğumu ve masumiyeti.
sevdiğimi özledim
Yağmurlu havaları.
Eski beni özledim. En boktan durumda bile her şeyle alay edip siklemiyormuş gibi yapan beni özledim. Hem kendimi hem de diğerlerini kandırıyordum ve iyi de hissediyordum. Bir şekilde kendimi mutlu edebiliyordum. Şimdiyse bitmek bilmeyen, bir türlü kurtulamadığım bir depresyonun içerisindeyim. Sadece eskisi gibi iyi hissedebilmek istiyorum. Çok bir şey değil, yeni bir şey de değil sadece eskisi gibi iyi olabilmek. Hepsi bu. Ne kadar çabalasam da olmuyor. Bir insanı hiç mi bir şey heyecanlandırmaz, hiç mi bir şey heveslendirmez, mutlu etmez lan? Yok amk hisleri sadece üzüntüye odaklı ot gibi yaşayıp giden bir canlıya dönüştüm. Kurtulamıyorum, kaçamıyorum.
3ay onceki ruh halimi. hep ozleyecegim bir sey olacak galiba
bu çirkef şirk içinde ibrahimi özledim zulüm dünyayı sardı her tarafta bir calut. calutlara son veren davutları özledim hak uruna can veren calutlara son veren habilleri özledim.
Ilık bir bahar gününde ağaçlara sarılmayı.

Karantinaya girerken hiç düşünmediğim tek şey. Bahar hiç gelmeyecek, hava hiç ısınmayacak gibi geliyordu ve şu an yazlık pijamalar içindeyim. Hiç güzel olmadı bu.
Evden Kiliseye gidiyorum diye çıkıp kumara gitmeyi.
kelle paça ve işkembe çorbası içmeyi. çorbacı da içilmedikten sonra anlamı olmuyor.
(bkz: süslenmeyi)
Cidden özledim bi türlü ne giyeceğime karar verememeyi, makyaj yapmayı, saçımın bı türlü düzgün olmamasını bile özledim.

Ee benim basit bı hayatım var atom parçalamayı özlemiyorum sizin gibi.
iş çıkışı kadıköy veya bostancıda bira.
sürekli bir şey özlüyordum zaten değişen bir şey yok. metroda ineceğim durağa şu kadar kaldı diye kulağımda müzikle duraklara bakmayı bile özledim, düşünün artık.
1. Kalabalık, cadde ve sokakları,
2. Balık istifi dolmuşları,
3. Çay bahçesinde etrafı seyrederek çay içmeyi.
istediğim zaman rahat rahat dışarı çıkabildiğim dönemlerde evde kalmayı kendi rızamla tercih edişimi.