mecburiyetten dolayı istanbulda yaşamaktır. burada doğduk büyüdük ama tadı kaçtı son 5-6 senedir iyice. gitmek istiyorsun ama gidemiyorsun çünkü geçim derdi denilen bir zıkkım var. gittiğin yerde iş imkanı olacak mı evinin geçimini sağlayabilecek misin muamma.
gerçi ekonomi çoh eyi alamanya bizi gısganiyi şu kadar büyüdük uzaya çıkıyoruz falan diyorlar ama işte insan bu söylemlere güvenip de hareket edemiyor nedense *
son günlerde cuhabenin başımıza bela ettiği hudabeye kaç bakanlık isterse veririz söylemidir. atanın askeri olduğunu iddia edenlerin alayı kediye dönmüş amk. gerçekten çok azık..
ekşi sözlük yazarlarının ajans işçisi olarak entry girmekten para kazandığını fark ettiğim, benim ise bu sözlükte neredeyse 15 yıl, ekşide çaylak olarak 3 yıl geçmişim varken değil para kazanmak, beyin kıvrımlarımı bu işe yorduğum durumda sesimi bile duyuramadığımı, 1-2 beğeni ötesinde tatmin sağlayacak bir yere varamadığımı fark etmek zoruma gitti.
nasıl fark ettim, çalıştığım grubun yeni aldığı markalardan birisinin, ne tesadüfse, sol frame de gözüktüğünü fark ettim. yani aslında platforma zihninden damıtılmış, ilgi çekici bir içerik attığın zaman kitlelere ulaşabiliyor; ki çok sıkı bir zamanlama ile bu paylaşılmış.
derdim buradan para kazanmak değil, benim işim pazarlama iletişimi değil. ama sesini duyurmak önemli, daha önce de yazdım, kendini adadığın grupta varlığını hissetmek, sürdürmek önemli. ve sanırım (bkz: sol frame in amına koymak) çabamı tetikleyen de bu zoruma giden mevzu oldu. hadi bakalım.
çalıştığım şirket türkiye nin belki de en büyük sermayesini yöneten gruba ait. grubun şirketlerinden birisi, reklam yüzü olarak ceza ile anlaşıyor. ceza dediğiniz adam, zamanında benim gibi kadıköy de serseri modda takılan, ortamda ağırlıklı takılan metalciler karşısında tarz, nitelik ve sayı olarak azınlıkta kalan bir tipti. kapı eşiğinde otururdu.
herif kapı eşiğinde oturmaktan o asla anlam veremediğim, ismine müzik demek istemediğim türde o kadar farklı sanatçılarla albüm yaptı, yetmedi reklam müziği falan yaptı. lan ben o ara üniversite okudum, namuslu şekilde işime gidip geldim. hatta müzik sektöründe bile profesyonel olarak çalıştım. sonuç:
ben 5 yılı aşkındır acaba üst kademeye layık olur muyum diye soramıyorum bile, herif telifi beleş klasik esere söz yazıp koca grup şirketinin reklam yüzü oluyor. muhtemelen dönen paraları ben hayatımın önemli bir kısmında it gibi çalışsam kazanamayacağım. yetemek desen o rep hipap neyim tarzla ilgim yok ama az pratik ile epey sürpriz rock vokalleri kesecek yeteneğim var. işin bokluğu çoluk çocuk sahibi olunca standartlardan geri adım atmayı göze alamıyorsun, işte şansımız varsa emekli maaşı için yaptığım birikimleri ölüme çok yanaşmadan cebime koyarım, o farkım olur ilgili şahıstan. aradaki fark, kendisi kazandıklarını yemeyip bir yere yatırsa, sonra kendi kabuğuna çekilip hiç ama hiç çalışmasa yatarak o seviyede hayyat sürecekken, ben 15 yıl daha kapıcılıktan veri analistliğine türlü taklalar atacam, işlerin üstesinden gelecem, gösteriş budalası tiplerin 10 kere terfisine şahit olup ortalama üstü zeka ve ileri düzey ingilizce ile işini iyi yapan memurdan ötesini olamayacağım. o zoruma gidiyor be kardeşler.
iyi insanlara yapılan kötülüklerin karşılıksız kalması. Tamam islama göre öbür taraf var da başkaları yüzünden neden ben buradaki hayatıöı kötü geçireyim.
babamin nafaka odememek icin tasakli avukatla durusmaya katilacak olmasi zoruma gidiyor sozluk. avukata para veriyor ki, cocuguna para vermekten kurtulsun. hay amk senin baba gibi.