Bi bilet alıp ta otobüsü satın aldığını sanan yolcudur...
Düşündürür.
Bilinçlendirir.
O uzun yollarda derin düşüncelere dalmanıza sebep olabilir.
Sen yatıyorken o adam yattığın koltukla seni ulaştırmaya çalışıyordur.
Sen yatıyorken uyumamak için kahve içer.
Seni uyandırmamak kendini de uyutmamak için hafif kısık seste müzik dinler.
O siyah gözlükleri takıp beyaz gömleklerinin kollarını sıvayıp direksiyon sallarken sabahın ilk saatlerinde perona girerkenki sevinç bir yolculuğu daha kazasız belasız bitirmenin verdiği sevinçle şükür eder.
Perona girince otobüsün kapılarını açar inmez ön kapıya doğru döner oturur varsa tebrik veya teşekkür mesajı yolculardan onları alır. Bir bakar koridora biri kalmış mı diye kalan yoksa ön kapıdan iner. Ve bir bakar bi bilet alıp otobüsü satın aldığını sanan kişi yakınlarına kavuşmanın verdiği sevinçle yakınlarına sarılıyordur. işte o an sizi unutur bütün yol yorgunluğunu unutur...
Sevenleri birleştirmekten zevk almıyor olsaydık otobüsçü olmazdık diye düşünür.
Yeniden peron hazırlığı için otobüsüne biner ve boş otobüsün içinde yol arkadaşı muaviniyle otobüsü temizlemek için otobüsü yanaştırır...
Otobüsçülere saygılı davranalım...
aptal yerine konulmak. bunun dışında ki hiçbir şeye sinirlenmem herhalde. ama birisi gözlerime baka baka yalan söylediğinde ve ben o yalanı biliyorsam, üzerine karşımda ki insanın gözlerinin içinde o art niyeti görüyorsam; direk silerim hayatımdan. ha silmek o kadar kolay mı? çok kolay, tık diye gider. hayatımda zorla oluyorsa da fikirlerinin veya konuştuklarının bir önemi kalmaz artık. yürüyen hayalet olur.
Açık açık söylenmeyen her şeye çok kızarım. "Sen bilirsin onu", "hani anlarsın ya" tarzı cümleler kuran insanları öldürmek istiyorum. Mesela beni sevmiyor musun? Çık yüzüme senden nefret ediyorum de. Kasma yani zorlama çok ciddiyim. Yada seviyor musun? Seni seviyorum de. Bu kadar. Sakın ama sakın beni "bana kızgın mısın", "yok bak doğruyu söyle" türü cümleler kurmak zorunda bırakmayın.
Israr. Hayır diyorsam hayırdır. Fazla ısrar can sıkıyor. Bir de ikiyüzlülük. Bugün arkandan konuşurken ertesi gün yüzüne gülmeye çalışırlar. Sanki anlamıyoruz gibi.
bir şey anlatınca karşıdakinin çok bilmiş bir tavırla ''yav he he'' deyip geçiştirmeye çalışması tam o anda herhangi sert bir materyali kafasına geçirip ''he he' diyesim geliyor ama işin sonrası da olacağı için yapamıyorum.