göynük kasaba girişinden adventure park alanına kadar. Ardından göynük kanyonunu baştan sona yürümek. Kanyonun sonundan tekrar kasabaya dönmek. Ve havanın 45 derece olması. Taksiye binecek para olmaması, malum çılgınız ya, şekil yapacaz ya hıamına, ıslanır diye almadık çok yanımıza. Otostopla döndük zar zor otele. 2 gün çıkamadım otelden. Bu bahsettiğim yol yaklaşık 20 kilometreye denk geliyo. Aşırı sıcak ve fare, kurbağa, kertenkele, ve hayatımda ilk defa gördüğüm böcekleride katarsak 50 kilometrelik acıydı. antalyalı yazarlar anlar ne demek istediğimi.
Alsancak final dersanesinin oradan ( alsancak gar civarı) çıkıp, taa feribot iskelesinin oraya kadar.
Çok uzun, zor bir yolculuktu. Sonra eve gidip uyumustum direk. O zamanlar antrenmanliydim çok koymamıştı.
Meraktan aya yorgi kilisesine yürümemdir herhalde, tepeye çıktığımızda aldığım ilk tepki 'ulan evinin önündeki camiye gitmezsin şu yokuşu tırmandın da gavurun kilisesine geldin' olmuştur.
kendisine bol bol küfrettiğim muavin yüzünden izmit körfez'den halkevi'ne değin yürümüştür bu yazar kişisi. Yaklaşık 15 km. Gece 3'de başlayıp sabah 7 gibi sona ermişti.
Hala hatırladıkça küfrümü esirgemem kendisinden.
Bir de ruh hastası olduğumuz günlerde Çapa'dan yola çıkıp gecenin köründe, kahvaltı yapmak için sarıyer'e yürümüştük 2 arkadaşla ki o günü hatırlamak bile istemez hiç birimiz.
Konya - Ankara arası çadırlarımızla yetecek malzeme stoklarımızla yürüdük. Amaç neydi? hala çözemedim ama anlık iddaların bazen güzel hatıraları oluyor.
hiç unutmam 2 sene önce mart ayın da fena kar yağmıştı ankaraya.. Ne otobüs ne dolmuş hiç bir şey yoktu.. Kızılay'dan dikmene yürümüştüm. Eve zor attım kendimi.