yazarların en sevdiği şiirler

entry30 galeri3
    1.
  1. attila ilhan-üçüncü şahsın şiiri.

    nazım hikmet-umut.

    sezai karakoç-mona roza.
    3 ...
  2. 2.
  3. sen beni öpersen belki de ben fransız olurum
    şehre inerim bir sinema yağmura çalar
    otomobil icad olunur, zarifoğlu ölür
    dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.

    -senegalliler dahil değil

    sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
    çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
    o vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin
    hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin

    -yoksa seni rahatsız mı ettim?

    sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
    ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
    elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
    elbette gayet rasyoneldir attan atlamak

    -freud diye bir şey yoktur.

    sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
    belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
    bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
    yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.

    -haydi iç de çay koyayım.

    "Âh Muhsin Ünlü"
    2 ...
  4. 16777215.
  5. Turgut uyar - göğe bakma durağı

    Ah muhsin ünlü - Resulullahla benim aramdaki farklar

    Ali lidar - alengirli şiir.
    2 ...
  6. 0.
  7. ah muhsin ünlü - resulullahla benim aramdaki farklar.
    4 ...
  8. 1.
  9. Biliyorum sana giden yollar kapalı
    Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni

    Ne kadar yakından ve arada uçurum;
    insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi

    Uyandım uyandım, hep seni düşündüm
    Yalnız seni, yalnız senin gözlerini

    Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım
    Ben artık adam olmam bu derde düşeli

    Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
    Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

    Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
    Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

    Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
    Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki

    Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
    Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini

    Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
    Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

    Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım
    Bu böyle pek de kolay değil gerçi…

    Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
    Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

    Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
    Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki

    inan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem,
    Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:

    Bir gece yarısı yazıyorum bu mektubu
    Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
    (bkz: cemal süreya)
    3 ...
  10. 1.
  11. Sana gitme demeyeceğim.
    üşüyorsun ceketimi al.
    Günün en güzel saatleri bunlar.
    Yanımda kal.
    Sana gitme demeyeceğim.
    Gene de sen bilirsin.

    Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim.
    incinirsin.

    Sana gitme demeyeceğim,
    Ama gitme Lavinia.
    Adını gizleyeceğim,
    Sen de bilme lavinia.

    (1957-Özdemir Asaf)
    4 ...
  12. 2.
  13. Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
    Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
    Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
    Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
    Sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
    Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
    Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
    Yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
    Sanki hiç olmamıştı

    Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
    Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
    istanbullar
    Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
    dünyaların
    Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
    Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
    Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
    Çünkü iki kişiydik

    Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
    Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
    Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
    iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
    Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
    Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
    Sonrası iyilik güzellik.

    Cemal Süreya
    6 ...
  14. 2.
  15. iki cümle yeter bazen. Necip Fazıl ustadan... ''Dağı tanıyan nasıl tanımaz uçurumu?
    Madem ki yükseliş var iniş olmaz olur mu?''
    0 ...
  16. 3.
  17. nazım hikmet - tahir ile zühre meselesi
    sezai karakoç mona roza.
    5 ...
  18. 4.
  19. Attila ilhan sisler bulvarı
    Bahaettin karakoç ıhlamurlar çiçek açtığı zaman.
    2 ...
  20. 5.
  21. Alper gencer -büyük kurban
    Cemal Süreya -üvercinka
    Ah muhsin ünlü (hepsi)
    Güven Adıgüzel -holosko artı bir miktar yara.
    0 ...
  22. 6.
  23. Nazım Hikmet'ten Bugün Pazar. Hele birde Genco Erkaldan dinleniyorsa başkadır be bambaşkadır...
    0 ...
  24. 7.
  25. necip fazıl kısakürek - zindandan mehmed'e mektup

    Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
    Baba katiliyle baban bir safta!
    Bir de, geri adam, boynunda yafta...
    Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
    Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!

    Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
    Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
    Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
    Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.

    Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
    Bir âlem ki, gökler boru içinde!
    Akıl, olmazların zoru içinde.
    Üstüste sorular soru içinde:
    Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
    Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

    Bir idamlık Ali vardı, asıldı;
    Kaydını düştüler, mühür basıldı.
    Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
    Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
    Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

    Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'!
    Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...
    Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
    Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...
    Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!

    Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
    Sayım var, maltada hizaya dizil!
    Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
    insanlar zindanda birer kemmiyet;
    Urbalarla kemik, mintanlarla et.

    Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
    Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
    Yalnız seccâdemin yününde şefkat;
    Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
    Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!

    Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
    Dakika düşelim, senelik paydan!
    Zindanda dakika farksızdır aydan.
    Karıştır çayını zaman erisin;
    Köpük köpük, duman duman erisin!

    Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
    Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
    Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
    Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
    Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!

    Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
    Tek nokta seçemez dünyadan nazar.
    Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
    Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
    Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

    Ses demir, su demir ve ekmek demir...
    istersen demirde muhali kemir,
    Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
    Garip pencerecik, küçük, daracık;
    Dünyaya kapalı, Allah'a açık.

    Dua, dua, eller karıncalanmış;
    Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
    Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
    Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
    iplik ki, incecik, örer boşluğu.

    Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
    Karanlığında nur, yeniden doğuş...
    Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
    Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
    Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

    Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
    Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
    Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
    Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
    Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
    3 ...
  26. 12.
  27. Ağlasam sesimi duyar mısınız,
    Mısralarımda;
    Dokunabilir misiniz,
    Gözyaşlarıma, ellerinizle?
    Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
    Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
    Bu derde düşmeden önce.
    Bir yer var, biliyorum;
    Her şeyi söylemek mümkün;
    Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
    Anlatamıyorum.”

    Orhan Veli Kanık.
    6 ...
  28. 13.
  29. 14.
  30. 15.
  31. ard arda kaç zemheri
    kurt uyur, kuş uyur , zindan uydurdu
    bir ben uyumadım.
    kaç leylim bahar
    hasretinden prangalar eskittim.
    10 ...
  32. 16.
  33. 17.
  34. SESSiZ GEMi

    Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
    Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

    Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
    Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

    Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
    Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

    Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
    Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu!

    Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
    Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

    Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
    Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden.

    Yahya Kemal BEYATLI
    7 ...
  35. 19.
  36. atilla ilhan- ben sana mecburum.
    ahmet haşim-merdiven.
    3 ...
  37. 20.
  38. 21.
  39. ilkokul 2. Sınıf bornova 1.'lik ödülü aldığım şiirim. Zirvede bıraktım zaten.

    "Çok severim sütü ben
    Ne de güzel tadı var
    Sütü hepimiz içmeliyiz
    Çünkü süt boyumuzu uzatır".
    20 ...
  40. 22.
  41. kişi kendin bilmek gibi irfan olmaz atasözü hatırlanarak kişinin kendi yazdığı şiirler bu gruplamanın dışında kalmalıdır.
    1 ...
  42. 23.
  43. nâzım hikmet'in delikanlım şiiri.
    2 ...
  44. 24.
  45. Sana bakmak- yılmaz Erdoğan

    Allah şiiri- Bahtiyar vahabzade.

    Gülce- Ömer Lütfi Mete

    Ben seni beni sevebilme ihtimaline karşı sevdim- yılmaz Erdoğan

    Boşluk senin yüreğinde- Ömer Lütfi Mete

    Çile- Necip Fazıl Kısakürek

    Ahh kadın- Reşat Öztoprak

    Dünya yalandır- Yunus Emre
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük