yine akşam oldu attila ilhan;
üstelik yalnızsın sonbaharın yabancısı.
belki pariste maria misakkian, avuçlarında bir çarmıh acısı
gizlice bir sefalet gecesi, çocuğunu boğarmış gibi boğup parisi
sana kaçmayı tasarlar her akşam.
Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin
..........
..........
Yaralı kadınların adamlık eskittikleri
türlü mazeretlerden geldim
ceplerime rakamları hatırlanmayan tarihlerden
soluk renkli anılar biriktirerek
ben o zamanlar
biraz kılıçtım üstelik
biraz kalkan
ikiye yarılan damar
yaranın üstüne kapatılan tampon
ben o zamanlar
biraz süreydim üstelik
az evvel kaçırılan
ya da birazdan gelecek olan
yaralı kadınların yaralarını alkolle temizledikleri
gece renkli barlardan geldim
emisyonsuzdu ruhum
ete zırhlıydı gövdem
ki ben o zamanlar
bir çok yarım hikayeye tanıklık ettim
paçavra kahramanlarla tanıştım
birbirinin içine kıvrımlarıyla dahil olmuş
senaryolar ezberledim
hepsinden de bir parça geçtim
bir parçamı bıraktımda geçtim
yaralı kadınların yaralarından kendilerini doğurdukları
çeşitli koridorlardan geldim
biraz hariciyeydim
biraz lobi
bazen dokuzuncuydum
biraz 512
evin mutfağından salona olan
ince uzun dört duvar bloğu
paralel iki kapının birbirine olan yolculuğuydum
yaralı kadınların yaralandıkları yerlerden öldüğü
tek teşhisten geldim
o yaraların üstüne konan buzdum
onlar öldü
ben daha da soğudum...
fırka,parti diye halkın boğazından sıkarak
milletin on senedir olmuş idi, mengenesi
kazdığı çah-ı belaya yine kendi düştü
örsünü, kıskacını ...tiğimin çingenesi.
-neyzen tevfik
çah-ı bela : bela kuyusu
ittihat ve terakki nin 1. dünya savaşına devam edebilmek için takındığı tavrı ve talat paşayı eleştirmek amacıyla yazmıştır.
Bende kaybolsan keşke,
Sadece ben bilsem yerini.
Tüm şehir arayıp da,
içime bakmayı unutsa polisler ...
Kıs kıs gülsem ben de
bulamadılar işte desem
Sonra
Sende gülsen
Sonra ...
sonra ...
Ben de Sende kaybolsam ya
Biliyormusun
Öyle güzel kaybolurum ki sende...
Sen bile beni bulamazsın...
artık inan bana muhcir kızı
dinle ve kabul et itirafımı
bir soğuk bir garip bir mavi sızı
alev alev sardı her yanımı
artik inan bana muharcir kızı
yağmurlardan sonra büyürmüş başak
meyvalar sabırla olgunlaşırmış
bir gün gözlerimin ta içine bak
anlarsın ölüler niçin yaşarmış
yağmurlardan sonra büyürmüş başak
akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
demeğe de dilim varmıyor ama
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
Kendimi bildim bileli, bütün günlerimi,
haberim olmadan ve nefsime itiraf etmeden,
bir insanı aramakla geçirmiş ve
bu yüzden bütün diğer insanlardan kaçmıştım.
...
-Sabahattin Ali
Ne hayaller kurarız uzun uzun
Üzüntüleri atarız bir yana
Gizli bir şeyi kalmaz ruhumuzun
Bütün şiirlerimi okurum sana
Ne hayaller kurarız uzun uzun
Kim ne derse desin mutlu oluruz
içimizde ümit, arzu teselli
Bende aşk ve sende güzellik sonsuz
Aşkımız gözlerimizden besbelli
Kim ne derse desin, mutlu oluruz.
seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
nereden bileceksin, sen benimle hiç olmadın ki.
olsaydın avuçlarım terlemezdi, ısırmazdım dilimin ucunu.
özlemezdim seni yanımdayken, kıskanmazdım; korkmazdım yollarda yürümekten.
ıslanmazdım yağmurlarda; yıldızlara, aya dert yanmaz böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.
korkmazdım seni kaybetmekten, ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize.
ve her kulaçta haykırırdım seni; ama sen hiç benimle olmadın ki.
ya aklın başka yerdeydi ya da yüreğin.
Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun...
Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...