Turşu, turşular. Hele şu pazardaki turşucular yok mu öff. Önünden geçerken yavaşlar tezgahı süzer içime çeke çeke bi hal olurum. Ama hiç pazardan turşu almam. Karadenizli Annem sağolsun çok.
Tel şehriye çorbası ve yanında yarım ekmek arasına havuç,kıvırcık,salatalık ile yapılıp üstüne yağ ve limon sıkılmış salatayı koyarak ısırdığımda elimden yağ akarken kaşıkla o çorbadan aldığım lezzeti hiçbir yemek veremez bana. En sevdiğim yemek budur: ekmek arası salata, tel şehriye çorba, net.
artık makarna hamuru yapabildiğim için makarna demek istiyorum. bikaç sos da yapmayı biliyorum. ey gidi. diyetime ara verdiğim günlerde mutfakta bir şef edasıyla şovumu yapıyorum ve evi terk ediyorum çünkü bence her mutfak tek kullanımlık olmalı. kullanmalı ve dağılınca bırakmalısın. toparlanmaz orası. olmaz yani. fayanstaki unlar sadece kliplerde güzel. gerçek hayat öyle değil.
pizza da yapabiliyorum. yani aslında hamuru yuvarlak hale getirebiliyorum. "ulan mal ne uğraşıyosun o kadar dışardan söylesene" diyenlereyse gülümsüyorum. ıy dejenere tipler.
bir yıl. bir yıl sonra ortalamanın bi tık üzerinde yemekler yapabiliyor olacağım. ahan da not. tarihe not üstelik. sana bana değil. tarihe.
fırının derecesini falan ayarlıyorum. öyle bi profesyonellik. ve unutmadan; "göz kararı" diye bir oran yok. lütfen gramaj belirtin aşçılar. benim gözlerim kocaman aq. "göz kararı tuz" dediğinde; "yani bir su bardağı demek istiyor" diye düşünebiliyorum.
makarna... eşsiz bir obeziteye ilk adım yemeğisin.
hünkarbeğendi, mantı, makarna, yaprak sarma, küp tavuklu ya da kuşbaşılı patates yemeği, zeytinyağlı limonlu barbunya.
dişarı yemeklerindense lahmacun. iskender ise hayatımda bir kez yedim o da çocukken ama o da bu listeye dahildir. *