maddi olanlar dışında (tabi ki alın terimle çalışıp aldığım pahalı şeyler var ve onlar da değerli. asla onları inkar etmem)
koleksiyonlarım var ve onlar en değerli eşyalarım. bilye, dergi (miço,bilim-çocuk,uykusuz gibi), karikatür kitaplarım ( teksas-tomriks,örümcek adam,dc comics serileri...)
aklıma daha gelmeyen zenginliklerim bunlar. hala daha açar okurum bir dergi...
Hamdi Tanpınar bir kitabında der ki: "birinin giysisini giyerseniz o kişiye benzer, onun gibi hareket etmeye başlarsınız" yani kullandığımız eşyalar bizden bir parça kazanırlar ve onu kullanan bi başkası da bunun tesirinde kalır. Botlarım, montum, çantam benimle geçirdiği süreçte bana benzemiştir, benden bir parça kapmıştır, birlikte kötü yahut çok güzel bir gün yaşamışızdır da kıymeti artmıştır. Kullanılmış eşyaları severim, yaşanmışlıklarına hayranım onların. hepsi çocuklarım gibi ( gülüyorum bu kısımda )
Sarı şişme montum. Yaklaşık 5-6 yıl önce almıştım. Hala ilk günkü gibi temiz. Yılda sadece 3-4 kere giyiyorum. Her giydiğimden sonra kuru temizlemeye veriyorum. Montuma bişey olsa çok üzülürüm herhalde.
Uzun hikayesi olan zippo çakmağım beni şans eseri ölümden kurtarmıştı gazını doldurmam fakat her zaman cebimdedir.
Birde gümüş şans yüzüğüm kumar oynarken kartlara yüzüğümle vurup totem yaparım.
bebeklik battaniyem evet efenim, hala yanımdadır kendisi hala ailem tarafından atılmak suretiyle korkutma çabalarına maruz kalırım, daha fazla detay vermiciğim. çok özel ve kıymetlidir dert dinler gözyaşlarımı siler falan.
kahve termosum. şimdi diyeceksin ki ne alaka aq.
ne bileyim onun varlığı sebepsiz bir güven, alışılmadık bir konfor hissi veriyor. düşünsene içine sıcak kahve koyuyorsun ve saatler sonra derdine derman olacak o kahveyi içebiliyorsun. bir sabah kadıköy'deki tchibo'dan almıştım. artık her sabah benimle.