müzik stüdyomuzun salonunda kettle'a su koymak,
sonra suyu unutup provaya devam etmek,
provayı bitirip salona gelince salonu buharla kaplanmış, bembeyaz olarak görmek,
kettle'ın kapağını kapatmayı unutunca suyun kaynamaya devam etmesi,
bu entry'i geronimo türkçesiyle girmek.
ben var hepinizi sevmek.
birkaç yıl evvel, yine uyanmak ve uyanmamak arasında kaldığım bir sabah, uyuya uyuya fakülteye girdim. sınıfın kapısını açıp en arkanın bir önündeki sıraya oturdum. asistan saatine bakıp sınav kağıdını uzattı. cebimden kalemimi çıkardım. adımı, soyadımı ve okul numaramı yazıp istediğim sorudan başlayacaktım. ilk soruyu hiç anlamamıştım, sonra ikinciye baktım, üçüncüye dördüncüye derken kağıdın arkasını çevirdim. orada da hiçbir soruyu çözemediğimi fark ettim. kalem dahi oynatamadım. kendi kendime "ulan yazar kasa cok yazar insan oturur bi yarım saat göz gezdirir lan." dedim. sahi neden hiç çalışmamıştım? yavaş yavaş uyanmaya başladım. sonra o sabah sınav olduğundan haberim dahi olmadığını fark ettim. o dersten kalmayı hakettiğimi düşündüm. "itü finaller okullu yazar kasa cok yazar, finalde geçersin." diye kendimi avutmaya başladım. "çevre mikrobiyolojisinden kalırsam adama gülerler lan." dedim. artık tam anlamıyla uyanmıştım. kafamı kaldırdığımda bir sürü tanımadığım yüz ve erkekten daha fazla kız vardı sınıfta. gerçekten çevre mikrobiyolojisinden kalırsam bana gülerlerdi. çevre mikrobiyolojisi diye bir ders almadığımı ve de almayacağımı hatırladım.
hocaya seslendim. "sınavda soru yok arkadaşlar, bütün sorular gayet açık." dedi.
tekrar soruları okumaya başladım. yıllardır süregelen alışkanlığım yine değişmemişti. "ama hocam..." demeye kalmadı "bir daha soru sorarsan o kağıdını alırım evladım." diye hopladı yerinde.
"hocam alın zaten." dedim. şaşkın ve kızgındı. "ben yanlış derse gelmişim, inşaat mühendisliği okuyorum." dedim.
"ver kağıdını." dedi. elime silgiyi alıp adımı silecektim. "kalsın" dedi. "yazdığın kadarına puan veririm."
eminim derdimi anlatamamıştım ama belki çanı düşürebilirdim. kağıdı bıraktım ve sıfır alacak olmanın hüznü ile sınıftan çıkıp kendi sınıfıma girdim. hoca derse almadı. kantine gidip bir çay aldım. deri koltuklara yayıldım. yattım.