ve "bugün" senin için "sil baştan" başlamak istedim. gözlerimi açar açmaz başlamalıydım sensizliği kabul etmiş geleceğe. önce "saatim çalmadan" uyandım ve miskinliğimden kurtuldum. evet bu sabah resmine bakıp "günaydın sevgilim" demedim. aynaya bakarken acaba buda başarısız olduğum "oyunlar"dan biri mi olacak diye, sonra iyice baktım gözlerime ama bu sefer cesaretliydim "oyunun sonu" zaferle bitecekti. "kalbim"de düşünmek istemiyordu artık seni, kurtulmak istiyordu içindeki "can kırıkları"ndan. "nereye kadar" sürecekti bu amansız ve acımasız "fırtına"_?
Seni ararken kendimi kaybetmekten yoruldum
Bulduğumu zannettiğimde
Kendimden ayrı düştüm
Bu garip bir veda olacak
Çünkü aslında hep içimdesin
Ne kadar uzağa gitsem de
Gittiğim her yerde benimlesin
Söylenecek söz yok
Gidiyorum ben
Hoşçakal, hoşçakal
Ben bir kısrak gibi gelmişim dünyaya
Şahlanıp koşmak içimde var
Hoşçakal
Biraz Su biraz yeşillik
Her yer benim evimdir
Taşırım dünyayı sırtımda
Her dil benim dilimdir
Ama söylenecek söz yok
Gidiyorum ben
babam oğlum
ben bir mülteciyim
bu aşk fazla sana
dünya
bir kalp kırıldığında
zaman geçip gidiyor
üvey
fırtına
geçmişe yolculuk
her şey insanlar için
hoşçakal
yağmurlar
iyi kötü(dans pisti)
mayın tarlası
okyanus
vazgeçtim dünyadan
uçurtma
ateşe yakın
bazı aşklar
sigara
perdeler
sana bilmediğin bir şey söyleyemem
saatim çalmadan
daha iyi olmaz mıydı
a.k.c.k
can kırıkları.