bugün başka bir şehirde yaşayan ama kendime çok yakın bulduğum bir arkadaşımın babasının ölüm yıl dönümüydü. sosyal medyada babasıyla çekilmiş bir çocukluk fotoğrafı ile birlikte çok güzel bir yazı paylaşmış. fotoğrafı görünce ve o yazıyı okuyunca çok duygulandım. ben de babamı yıllar önce kaybettim. üzerinden yıllar geçti elbette ki ölüm acısına alıştım ama o yokluğa alışmak zor işte. o boşluk hep baki kalıyor. arkadaşımın neler hissettiğini çok iyi biliyorum o yüzden. bazı acıların insanları birbirine yaklaştıran bir etkisi vardır; birbirine benzemeyen iki insan, aynı acıyı ayrı ayrı zamanlarda yaşamış olsalar da birbirlerini en iyi onlar anlar. çünkü ne kadar iyi niyetli olursa olsun aynı acıyı yaşamamış insanların verdikleri teselli, havada asılı kalır. o acının, ciğeri nasıl yaktığını aynı acıyı çekenler bilir. kaderlerinin tek ortak noktası olan o acıyla yakınlaşırlar işte ve birbirlerine yol gösterici olurlar. ayrıca "damdan düşen, damdan düşenin halini anlar" diye de bir atasözümüz var.
babaannem babam 9yaşından vefat etmiş. çok şişmanmış. zor yürüyomuş son zamanlarında. dedem-o da şekerden öldü.bi bacağını kestiler- yardım etmezmiş. kömür taşırken kalp krizi geçirmiş babaannem. babamların başında en büyük halam 12 yaşında. 9yaşında babam,6 yaşında amcam,bir kaç aylık en küçük halam da. dedem ilgilenmemiş halamı evlatlık vermişler.
kardeşimle ne zaman annemle kavga etsek babam kızardı bize. hiç unutmam bi gün oturttu karşısına,keşke benim anam da burda olaydı dedi,sizin kavga edebileceğiniz bi ananız var. mahallede oyun oynardık. akşam ezanı okunurdu herkesin annesi bağırırdı gelin yemek hazır diye. amcanla biz bakardık birbirimizi.gider eve kendi yemeğimizi yapar,bulaşığımızı çamaşırımızı yıkardık dedi. keşke anam burda olsaydı da ayaklarını öpseydim,dövseydi beni dedi. ne zaman düşünsem boğazım düğümlenir. yine doldu bak gözlerim.
iki askerin kapıya gelip kapıya açan anneye acıklı şekilde bakması, oğlunuz demesi, başını öne eğmesi..
içim kan ağlıyor lan, gözümün önüne gelse duygulanıyorum, gözlerim doluyor..
Acemı bırlıgınde kutahyanın dondurucu sogugunda 402 kısının ıcınde sadece bır kısıde bere ve eldıven yoktu. Eldıven takmamıza ragmen ellerımız buz keserdı. En son dayanamayıp sordum kardesım sen manyak mısın bu sogukta beresız gezıyosun dıye. Param yok askerıye yatıracak o zaman alacam dedı. Askerıyenın askerlerıne vatanı koruyan evlatlarına verdıgı o muhtesem para aylık 30 kusur tl. Onuda aylar sonra verır * not: kantınde eldıven 1 50 bere ıse 2 tl ıdı.
Arkadaş bildiğim kişilerin bile yüzüstüğü bıraktığı bir günde bana iyi davranan herhangi biri ağlamam için yetiyor. Nedendir bilinmez ben güvenim sarsıldığında dağılıyorum. Çok az insanı umursar ve severim. Bu kişilerin yaptığı yanlışlar beni parçalıyor resmen.
kendi ruhlarının, hislerinin özünde diğerlerinden farklı olmadığını, kendilerinin birer bebek, çocuk, ergen, genç ve yetişkin olduklarını hatırladıkları, değer verebilecekleri olgular olduğunu farkettikleri, katıksız soruguz sualsiz sevmek yada sevilmek istendiklerini kendilerine itiraf edip dışarıya karşı gösterebildikleri anlardır.
her beklediğim telefon, mesaj ve whatsapp iletisinin gelmemesinden mütevellit yaşanan anlardır. bir de sabah yataktan çıkarken oluyor ama ondan şu an bahsemedeyeceğim bu çöküntüye hazır değilim, değilsiniz.
(bkz: telefonun başında çaresiz bekleyen kadın)