sene 1993 anadolu öğretmen lisesinde yatılı okuyorum ve o yıl henüz hazırlık sınıfındayım, henüz 15 yaşında bir bebe yim neyse efendim bizim okulumuzda da baya yoğun bir şekilde cemaat faaliyetleri var cemaatçi bir kaç yakın arkadaşım var onların ısrarıyla bir hafta sonu cemaat evine gitmeye karar verdim. benim memleketim uzak olduğu için haftasonu 2 gün izin almam imkansız fakat mesele cemaat evine gitmek olduğu için iyiliksever(!!) cemaatçi müdür yardımcılarından biri hemen önümdeki tüm engelleri kaldırdı sağolsun.
neyse efendim arkadaşlarla beraber ilçe merkezindeki bir cemaat evine gittik evdeki üniversiteli abiler hoş beş karşıladılar bizi ufak bir tanışma faslından sonra risale i nur u elime tutuşturdular sırf oku dedikleri açtım başladım okumaya, okuyorum ama öyle ağır bir dil var ki anlamak ne mümkün neyse belli bir zaman geçtikten sonra abinin birinden bir emir geldi okuma faslı bitti.
o tarihte vhs video cihazlar var ve gülenciler arasında mısırlı hafız abdussamed çok meşhur, abdussamed in kasetlerinden birini cihaza yerleştirdiler ve kuran ı kerim dinlemeye başladık. 3 veya 4 kişi kanepede oturuyoruz aynı şekilde diğer kanepelerde dolu kaset bitti ve bu seferde muhterem ''hoca''(!) efendinin kasetini dinliyeceğiz deyip video kaseti değiştirdiler bir baktım ki kanepede tek ben kalmışım herkes yere inip halının üzerine oturmuş bir anda ne olduğuna hiç bir anlam veremeden çok tuhaf olmuştum şaşkınlığımı üzerimden atamadan bir arkadaş dizime dokundu ve yere inmemi söyledi akabinde yere inip hocanın salya sümük bornova vaizlerinden birini dinledik kaset bittikten sonra odadan dışarı çıktık ve arkadaşın biri bana dediki; ''olum sen bilmiyormusun hoca efendinin kasetleri yerde oturarak dinlenir''
vay anasını dedim içimden 15 yaşındaki bir bebe olarak dedim ki; '' ulan şu işe bak allahın kelamı kuran ı kerim oturarak, hatta zorda kalınca ayakta bile dinlenebiliyorken hoca bozuntusunun biri oturarak dinlenemiyor''
orada geçirdiğim ilk gün kararımı vermiştim bir an önce oradan gitmeliydim ama hafta sonuydu okula da gidemezdim ve hayatımın en sıkıcı 24 saatlerinden birini yaşayıp bir daha asla geri dönmemek üzere oradan ayrıldım.
not. tecrübe dedim ama bu ana kadar yazdıklarım anı gibi oldu. tecrübe kısmına gelecek olursak, orada şunu gördüm ve şu tecrübeyi edindim; adamlar fettullah a resmen tapıyorlar ve tek amaçları ideolojilerine hizmet edecek uşak yetiştirmek halka hizmet diye yutturdukları şey bu aslında
bana izin veren müdür yardımcısı mı? bir daha izin vermedi tabi.
15 yaşında eskişehir'de okumak için yanlarına gittim. bizim amcaoğlu buralardaydı ben de bilmiyorum tabi bunlar nedir ne değildir. adama ''abi benim okumam lazım ve kalacak yerim yok'' dedim ''hallederiz kardeşim gönlün rahat olsun'' dediler. beraber namaz kıldık sohbet ettik. sonra param olmadığını söylediğimde adamın surat bir anda değişti. ''kusura bakma bizim imkanlarımız da kısıtlı'' dedi. aynı olayı, aynı cemaatle 2 kez yaşadım. paran varsa müslümansın bunlara göre hacı abi.
Bi konuşma açılır.
Abla vasıflı kişi: Domuz deme!
Ben: Niye ki? Onun adı domuz.
Abla: Hınzır de.
Ben: beyaz yerine ak desem onun beyaz olduğunu anlamayacak mısın?
Abla: fazla sorgulamamak lazım.
Diğeri yanıma geldi o gidince: sana gıcık olmuş.
Ben: aklımı kullandım diye mi?! Güldüm sonra. * .
ben cemaatin evine hiç gitmedim ama şöyle bir anım var benimde; şimdi liseyi bitirdik üniversite sınavlarına hazırlanıyoruz bu sırada bursalılar bilir bizim burada o dönem adı yeşilırmak dersaneleri olan sanırım şimdi fem oldu neyse, işte bu dershaneye gidiyorum o zamanlar cuma günü öğleden sonraydı galiba bizi buradaki öğrenci yurduna çağırdılar bende biraz çekingen bir insanım ama yinede gittim orada oturduk falan işte hocamız bir şeyler anlattı sonra meyve falan getirdiler yedik ama bu tanışma faslı gibiydi ben bir daha gitmedim.
cemaatle ikinci bir anımda şöyledir; o zamanlar dershaneye gidiyorum mübarek ramazan ayı gelmişti neyse arkadaşlar hocamız (rehber öğretmenimiz) bizim gruplar halinde birbirimize akşam iftara gidip geleceğimizi söyledi yukarıda söylediğim gibi ben biraz çekingenim birazda sevmiyorum öyle kimsenin evinde yemek yemeyi falan neyse ben dedim ki; hocam kusura bakmayın beni yok sayın ben kimsenin evine gitmem, ama bize buyurun gelin sizi en iyi şekilde misafir ederim dedim, ama bize gelmediler beni de bir daha çağırmadılar.
biliyorum pek başlıkla alakası yok ama cemaat deyince yazıverdim bunları.
üniversite 1.sınıf bahar dönemi başlangıcı. yurttaki oda arkadaşlarıyla bi türlü yıldızımız ve neptünümüz barışmıyor. cemaat yurduna(hangi cemaat olduğunu bilmiyorum) kendi rızamla gitmek istedim ama rızanın bi işi olduğu için tek gittim. oturduk şartları konuştuk. çok ucuz imkanlar ve dini eğitim hoşuma gitti. hoşuma gitmeyen şey ise, yaz tatili diye bişeyin olmadığını söylemeleri. yani ben 12 ay boyunca yurtta kalmak zorundayım. istediğin gibi çıkılamayan yurttan ya okula,ya haftalık çarşı iznine yada dini günlerde çıkılabilir. hoşuma gitmediği için vazgeçtim.
Maklube iyiydi güzeldide arkadaş insan gibi yemiyolarki mecburen geri çekiliyosun sağından solundan koltuk altından baş üstünden kaşıklar gidip geliyo bide beleşçiler var hem para vermiyor hemde en çok onlar yiyordu hiç utanmıyorlardı aklıma geldikçe sinirlenirim.