Bir terazi gibi dengesizdim tanrının elinde
Sallanıp durdum bazen güzeldi, bazen işkence
Kendimi aradım kitapların, insanların içinde
Beni bulmak için kimi yolladın peki vakti gelince
Hani kalbim vardı, ölmeden de durmazdı
Hani gözlerim gördükçe hayallerim olacaktı.
inandım, yaşadım, yaşandım daha çok
Ben doğmadan öldürüyorsun, söyle mutlu musun?
Ben hiç yol almadan durduruyorsun, mutlu musun?
Mutsuz olmamdan.
kim gölgesinden kaçabilir ki?
geçtiğimiz yollarda kaybettiklerimizin bize en büyük kötülüğü kendilerini tekrar, tekrar hatırlatmalarıdır.
bir kere kaybetmekle kurtulamadığımız şeylerdir.
yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir.
hep ama hep hatırlarız.
ne biçim kaybetmektir bu?
kim gölgesinden kaçabilir ki?
bazen duygularımız bizden erken yaşlanır ve bizden hayatın geri kalanını alır.
hayatın, kendini anlayanları cezalandırmasıdır bu...
durup, durup ardına bakan kadınlar vardır.
geçmişi düşünmekten şimdiyi yaşayamazlar.
her şeyi didikleyip duran mazisinin gölgesinden,
anılarının yükünden bir türlü kurtulamayan gözleri ufuk yorgunu kadınlar.
güçlü, köklü bir biçimde yeni arkadaş edinecek yaşları geride bıraktıysan eğer,
hasar görmüş eski arkadaşlıkları onaracak çağı da geride bırakmış oluyorsun.
zaman ilerledikçe birçok şey, daha zor olmaya baslar. beklentisi yüksek olan kadınların yalnızlığı daha koyu oluyor. büyük lafların gölgesinde geçen hayatlar,
bir daha iflah olmuyor, geçip gittiğiyle kalıyor.
zaman, aşk...... her şey!
ayrılıkları ayrıntılar acıtır.
''büyük kentleri düşünse de rahatlasa
işte her şey nasıl haince karıştırılmış
kirli çamaşırlarla sabunlar ayrı semtlerde
saatin sonunda meydan
suyun sonu ilerde
böyle yaşamak zordur elbet anlıyorum
çılgın ve hüzünlü''
Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm, cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm ,pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayati en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki,
Okudum okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedim ki "söz ver kendine"
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayati seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki,
son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman,
Hep acele etmem bundan, anladım...
Ben acılar denizinde boğulmuşum
işitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana;herkes içime dökmüş artıklarını
Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını...
Jehan Barbur - Her Görüşte Yeniden Aşk.
--spoiler--
Hiçbir şey bitmez
Hiçbir şey ölmez
Hiçbir şey sonlanmaz
Yok olup da kül olmaz
Umudum senleyken yitmez
Her görüşte yeniden aşktır bu belki.
Boş bir güne aldanıp
Uzun azadıya ağlayıp
Kendimi seninle barıştırıp belki
Gün be gün özleyip ama iki çift laf edemeyip
Tek başına aşık olmaktır bu belki
Sonsuz bir tekrar bu
Seninle tüm yenidenlikler
Cansız bir aşk avuntusu bu
Her görüşte can bulup güzelleşen.
--spoiler--
yolumdan cıkıpta şaşırmışım kimi zaman
kendimden geçipde yanışmışım ah aman
o ben değilmişim anlayamadım geç olmadan
hataları bile savunmuşum yılmadan
gönülden inanıp saplanmışım saçma sapan
nasıl bir yanılgı bu savaşmışım hiç durmadan
yanlış doğru nedir hiç birini anlamadan
kaçmışım kendimden kaçmışım ınsanlardan
herşey için hayırlısı olsun
yüreğime biraz umut olsun
beni esir eden kalbim
dilerim aklılla şad olsun.
En güzel deniz:
henüz gidilmemiş olandır.
En güzel çocuk:
henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz:
henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
henüz söylememiş olduğum sözdür...
Nazım Hikmet